Ben sevmiyorum

Evet, çok berbat buluyorum. Egoyu göz önünde bulurmayıp sadece fiziksel olarak baktığımda da fazlasıyla itici, insan gibi durmuyor.

Ben de hiç sevmiyorum hatta çok itici geliyor. Spor yap, fit ol, sağlıklı beslen, güçlü kasların olsun vs. ama bedenin üzerinde böyle abartılı şekle dayalı ve gereksiz kas yığını bir şeye kasılması ben de içgüdüsel olarak bir uzaklaşma yaratıyor.

Bence tum kadinlarla ilgili genelleme yapma. Kimileri baby face seviyor kimileri killi gobekli kel erkekleri seksi buluyor. Kasli seven de vardir. Her erkek ayni tur kadin mi seviyor?

Peki bu durum sizce kızların geneli için böyle mi yoksa ekşi'nin genel görüşü mü? Malûm eğitim düzeyi ve beklentiler biraz daha farklı. Türkiye için mi böyle bilmiyorum ama ne zaman çok kaslı biriyle tanışsam uzun zamandır sevgilisi olmadığını falan öğreniyorum.

sevmiyorum. hele hele itici buluyorum.

yanıma yakıştırmadığım için değil.
-yapay duruyor.
-bence vücudu orantısızlaştırıp kaslar çok dikkat çektiği için estetik duygusunu yok ediyor. gözüme güzel gelmiyor.
-aynı adam kaslarını azaltıp gelse ozmn beğenebilirim.
-seksi gelmiyor. seksilik diriliktir bence hayvan gibi kas değil. biraz sıkı bir popo, altta çıkması kolay 2 baklava ve hafif kol kasına sahip adamı 10 numara buluyorum.

-dipnot yanlarında iken de sevmiyorum. sokakta sporda görsem ne itici derim hatta.

benzer vücuda sahip bir arkadaşım var çok ekmeğini yedi valla

yanlarındayken seviyorlar. sorunca sevmiyorlar.

severım fakat soyle bır denklemım var

24 saat fızıgıne takılı adam: kadın duskunu: sadakatsız
bu onyargımı yıkması mumkun degıl

edit: bu arada okumamıstım tam sımdı okudum ve lınke tıkladım farkında olmadan suratımı eksıtmısım evet bu kadar kas ıgrenc bence

ercumentcozer, ben de onu anlamıyorum. hangi kız arkadaşıma sorsam off çok kötü diyor ama dışarıda benzerini gördüğü anda gözlerini alamıyorlar. "ahah şu mala bak nasıl şişmiş" bakışı da değil bildiğin hoşlanıyorlar.

oddyseus, hedef kitleyi daraltmak istemiyorlar:)

cok dıkkatlı bakmaları hoslanmaları anlamına mı gelıyor?
oyle kaslı bı kadın gorsem erkekten 2 kat fazla bakarım ben mesela.

sısman ya da ne bıleyım cok kısa bırılerıne nasıl okuzun trene baktıgı gıbı bakıyorlar cok ıyı bılıyorum en yakınlarımdan. burada da olay normal dısı gorunum olması

bozuk para ve kumbara, bu bi arkadaşım. ben de onun yolundan gidiyorum aramızda 7-8 kilo fark falan var.

Bence siz bakışları yanlış yorumluyorsunuz. Genel kadın bakış açısı bu vücudun kötü, abartı, itici olduğu yönündedir. Benimki ise daha bile fazlası baya iğrenç buluyorum, allah günah yazmasın.

cevaplar çok ilginç hakikaten. ben seviyorum valla.

şu egolu, boş beleş adamdır kafasına da ayrı bayılıyorum ha. çünkü çelimsiz, fit olmayan yurdum erkeklerinin hepsi birer feylesof, hepsi de bir alçak gönüllüdür ki sormayın yani.. zaten şöyle vücuda sahip türkiyede toplasan kaç bin adam çıkacak? ayrıca tüm kadınlar her bulduğu ortamda erkeklerin karakterlerine giydirmiyor mu, hepiniz de bu adamlarla mı birlikteydiniz o zaman ey türk kadını?

valla son 2 senemin haftada en az 4 günü spor salonunun ağırlık çalışılan kısmında geçti ve umarım uzun bir süre de geçmeye devam edecek. elbette problemli karaktere sahip adamlar var, yok değil, ama nerede yok ki? aksine çoğuyla da gayet güzel muhabbet edebiliyorsunuz; düzgün mesleklere, düzenli bir hayata sahip adamlar işte. bir kere çelik gibi iradeye ve disipline sahip olmaları başta çekici kılan etkendir benim için, ben de bu kafada olduğumdandır belki bilemiyorum.

kısaca kaslı erkekleri sevelim. <3

yukardaki kızlar yalan söylüyor.
arabaya da bakmam derler,
pahalı bir arabayla gezersen, kesen kız sayısı on katına çıkar.
geçeceksiniz bunları.

* kassızspor

Onlarin hepsi gey

Sorunca cogu sevmez:) sorma.

sevip sevmemek paketin tamamına bağlı. verdiğin link cof. ama mesela www.instagram.com
böyle bi canlı var yeryüzünde aynı havayı soluduğumuz can veririm bak gecenin bi yarısı üşenmedim yazıyorum. insan değil bu ama sadece kası var diye diil bi bütün. arkada badi ekrem kılıklı var mesela bi tane güdük bişey onda da aynı kaslar vardır ama tam aynı diil işte. o badi ekrem tuğrul ise allah mısın be adam cinsinden. tuğrul <3

@miss magara

eleman ağırlık kaldırmadan önce saçlarına şekil verdi
o nasıl bir kezbanlıktır
ahahajjssjsjd :)

90 kg üzeri define kaslı arkadaşlar genelde hem hormonlu hem de ilacın dozunu da ayarlayamayan tayfa olduğu için genelde bu sevgi ilişkisini sır paylaştıkları bro'larıyla yaşıyorlar. çok meşhurdur bunlar.

(bkz: steroid bromance)

kaslı olunca kızlar, çok kaslı olunca yine erkekler seviyor galiba. ayarlı olmak lazım biraz :)

@supermatik badi ekrem? ahsajh

Sevmiyorum hatta baya itici buluyorum

ben seviyorum. hatta bi tane sevgilim baya kasliydi boyle. son derece cekici bence.
ayrica kas gelistiren adam illa kasintidir diye bir sey de yok. spor salonlarinda biraz takilirsaniz belki gorursunuz.

ben pek beğenmiyorum.
yani kaslı erkek süper bir şey tabii, düzenli spor yapıyor olması vs çok önemli bence.
kası varsa gerizekalıdır diye de düşünmüyorum da, bir noktada abartmaya başladığını fark edemeyecek körlüğe, algısızlığa sahip olması biraz korkutucu geliyor. yani itici yapan o olur, fizik değil.

Bu da erkeklerin yatak odası performansı ile ilgili yalanlarına benzer. Sevmiyorum demelerinin arkasında bir dolu sebep var.

bütün kızlar adına cevap veriyorum: sevmiyoruz

bu nası soru ya? :/

her şeyin fazlası çirkin.

kaslı seviyoruz ama çok kaslı sevmiyoruz.

nö. bu tip kas beni rahatsız eder.

Sevmiyorum. Sorun her ikisi de. Çünkü kaslarıyla ve vücuduyla bu kadar uğraşan adamın egosu mutlaka sevmediğim gibidir. Yoksa niye uğraşsın ki. O kas gelişimi doğal bir şey olsaydı zaten yaşanırdı bu. Hiç gerek yok.

Fotoğraftaki kaslılık bildiğin korkunçlu kategorisinde yarışır. Normalde insanların tipine pek bakmam. İnsanlar bana tanıştığımda siluet olarak görünür. Yakışıklı olup olmadığına karar veremem. İnsanların konuşmalarıyla, yaptıklarıyla tipi oluşur gözümde. O nedenle, çirkince bir insanı yakışıklı da bulabilirim; yakışıklıca bir insanı çirkince bulabilirim. Kıvanç Tatlıtuğ'u ilk gördüğümde falan 'Amanın, ne yakışıklı imiş' demiştim ama adam Beyaz Show'a mı ne katılmıştı. Adamın üçüncü cümlesinden sonra bilcümle seksapeli kaçtı gözümde,o zamandan beri ne zaman görsem bakkal Ahmet Amca'dan ötesini göremiyorum. Aynı nedenle de Mahir İpek seksi ötesi, aşırı süper geliyor. Adamın karısını delice kıskandığım dakikalar olmuştu biraz daha gençken, çok kısa bir ergenlik krizi yaşatmıştı. Çok da güzel karısı var, hep mutlu olsunlar.

Bu fotoğraftakini görünce yeni bir boyuta geçtim; görür görmez 'Açmayın, korkunçlu eleman' diye kalakaldım. Bu adamı yakıştırmayı geçtim; hani bir şeyler hissetmemin tek yolu yıllarca kör kaldığım süre içinde hayatımın aşkı olduğunu anlamam ve gözlerim açıldığında 'Ne yapalım, içi güzel' demem sanırım. Ben dünya çirkini olayım, öğk olayım, en iğrenç ben olayım; durumun benimle ilgisi yok. Zaten büyük olasılıkla ablası yaşındayımdır. Akran olsak bana mı kaldı bu eleman, tabii ki kalmadı. Burada bana göre sorun doğrudan kaslar. Henüz tanışmadan. Omuz-bel oranı bir boyutu geçtiğinde ve iyice üçgen olduğunda rahatsız oluyorum.

bu soruyu kadınlara değil o tarz adamlara sor aga kadınlar hoşlanıyor mu diye.

Yoksa olay konuşurken dürüst sadık centilmen erkek isteyip reel hayatta piç tercihine dönecek:D

İlla aşırı kaslı olacak diye aramam ama spor yapmayan adam sevmem. Bununla mis gibi beraber spora gideriz.

İnstagramındaki dudak büzmeli fotolarından bağımsız olarak değerlendirmeye çalışıyorum,
evet çok kaslı ama ben kötü demem,sıska olan adama göre kat kat tercih ederim.
kaslı olmanın yanında gelen karakteristik sorunlar neymiş onu bilemedim yalnız fhdsfh ne alaka adamın vücuduyla karakteri.ya da kas zeka eğrisi mi var?
daha önce milyon defa sorulmuştu bu soru,ben de bu linki paylaşıyorum jake sevgimden dolayı ama sizin linkteki arkadaşa göre bu vücudu tercih ederim,çok objektif olamıyorum gerçi konu jake olunca;
s-media-cache-ak0.pinimg.com
ovv beybi.

kadınların idealindeki kaslı vücudun linkteki arkadaş değil, yüzücü vücudu oranı olduğunu düşünüyorum. bir sprinter bir de uzun mesafeciden örnekleyeyim.

www.fitzness.com
www.rainews.it

ayrıca, verilen örnekteki arkadaş kuvvetle muhtemel dingonun, dangozun teki çıkacağından hanımlarda refleks olarak tiksinti yarattığını düşünüyorum.

krem peynir, evet ama verdiğiniz fotoğraftakiler t-shirtlerini çıkarmadığı sürece vücutsal olarak sıradan bir insandan farklı gözükmüyorlar.

Bu tür vücutlar, hayatın doğal akışına aykırı olduğu için, yani yeri olmadığı için sevilmiyor. Ki bu son derece normal. İnsanların zihninde yerleşik bir güzellik/çirkinlik anlayışı var, bunun biraz dışına çıkıldığında algı ister istemez negatife doğru kayıyor. Bu anlaşılır bir şey. Zaten insan anatomisi de bir vücudun bu kadar büyümesine izin vermez ((bkz: myostatin)) fakat ben açıkçası bu tür vücutları olan insanların zaten bir başkası beğensin beğenmesin, hatta bir başka kadın beğensin diye yaptıklarını düşünmüyorum, bunlar genelde rekabetçi oldukları için aynı kategorideki diğer erkeklere üstünlük kurmak adına bu vücutlara sahip oluyorlar. Yani bir kadının "Ovv çok güzel" ya da "Ay ne kadar çirkin" demesi çok önemli bir detay olmuyor bu anlamda, yani kimse sırf bir kadın beğensin diye vücuda o kadar kimyasal sokmaz, taşaklarının midesine kadar geri çekilmesini göze almaz. Olaya bir de bu açıdan bakmakta fayda var.

kadınım. ve evet böyle tipleri görünce bazen gözümü alamıyorum. ama hoşlanıyorum bakışı değil bu "bunu kendine niye yapıosun " bakışı. yukarda da bahsedilmiş. bu tip vücut kasan kişilerin mankafa olduğunu düşünüyorum. ve haliyle takıntılı insanlar oluyor. genel anlamda insanların tercihlerini çok eleştiren biri değilimdir ama bu tipler gerçekten çok itici geliyor. bazı şeylerin ortası güzel.

Aşırı şişirilmiş, buluta benzeyen adamlar sadece acıma hissi yaratıyor bende. Yememiş içmemiş, sadece dışına çalışmış oluyorlar zira. Boş kafalar kısacası. Bu da o izlenimi bıraktı doğal olarak. Bir karikatürü de vardı bulut adamın ama bulamadım.

Buradaki cevaplara aldanma dostum, kasli adam genel olarak begenilir.

Bir de soyle bir durum var, kasli erkekten hoslanmayan ozellikle fikrini belirtir ama kasli begenenler ozellikle cikip "ya ben cok seviyorum kasli" diye soylemezler genelde. Zaten olumsuz hisler daha baskindir genelde.
Bir kiz cafede arkadaslariyla oturuken oradan kasli bir adam gectigi sirada "ay hic srvmiyorum ben boyle kasli kasli adanlari" dese hicbir problem olmaz ama ayni durumda kasli seven kiz "ay bayılıyorum boyle kasli adamlara" demez genelde. Arkadas ortamina, rahat bir cevrede olup olmamaskna gore degisir ama dedigim gibi, genelde demez. Sevmiyorum diyen hakkinda cevresi olumsuz bir sey dusunmezken kasli seviyorum diyen hakkinda - anormal bir seymis gibi - "erkek delisi bu" diye dusunulur. Yuzune boyle soylemezler ama bakis acilari bu yonde olur. Bunu bildigin icin ortamda "cok seviyorum boyle kasli" demezsin. O yuzden genelde sevmiyorum diyenleri duyariz.

Ayrica sevdigi halde sevmedigini zannedip "ben sevmiyorum" diyen kesim var, kim ne derse desin. Kendi bile sevmedigini zannediyor yani:) Bir de bile bile sevmiylrum diyenler var. Buna benzer seyler erkeklerde de var kadinlara karsi. Israrla Iri meme ya da popo sevmedigini soyleyip aslında seven adamlar gibi. Simdi kendine bakarak herkes soyledigime karsi cikar ama bunlar gercek:)

ne olursa olsun bu kadarı fazla. ayrıca kaslarını bu kadar şişirmiş birsinin hiç dar giymediğini görmedim ben.

Kapıcino mu öyle bişi vardı bin TL verip üye oluyordun. Bide uni mezununu olman gerekiyor falan

Siberalem'i deneme keza şöyle örnek vereyim. Gidiyorsun üye oluyorsun sonra oradaki profilleri incelerken bir kadın mesaj atıyor sonra merhaba falan. Sen de oltaya gelip cevap atıyorsun sonra cevap gelmiyor ama. Bir iki böyle mesaj daha geliyor gene cevap yazıyorsun ama gene cevap gelmiyor. Sen de kendim birine atayım diyorsun hop ücretsiz mesaj limitini doldurdun paralı üyelik al diyor. Böyle olta yapıp para koparma derdinde. Fake hesap dolu.

Eçift'e baktım da illa para istiyor. İlk mesaj daima ücretsiz olmalı bence.

OkCupid.

kızlara sorarsan tinder.:) bayağı bayağı evlenilecek adam arıyorlar seks partneri bulma programında. ya da bana hep bunlar denk geliyor bilmiyorum. hatta bir tanesi "sex için gelme" yazmıştı profiline ahaha:D

asla yok. var diyenler extreme case'leri örnek verecek şimdi, birazdan.

"şöyle olmuştu da şöyle olmuştu, bıdı bıdı."

ama her eden bulmuyor, sonuçta.

sadece o tekil durumda eden bulmuş, gelmiş buraya "karma smarma" diyorsun.

reenkarnasyonun olmadığı gibi karma da yok hacı.

reenkarnasyonu bilmem ama karma yok , zarar gören taraf hep ben oldugum gibi karşı tarafın çok kısa süre içinde başına çok guzel seyler geliyor :)

Bilimsel olarak yok.

yok, züğürt tesellisi

Karma var mı yok mu bilmem ama eden buluyor sen merak etme. Sen sanıyor musun ki karşısındaki insanı bilerek ve isteyerek üzmüş biri, her zaman böyle devam edecek. her zaman manipüle edebileceği birini bulup onu kullanacak. hayır, eninde sonunda o da kendisi gibi birine denk gelip, sana yaşattıklarını yaşatacak.

sana bir iki anımı anlatayım. 3 yıl önce çok sevdiğim, çok önemsediğim bir tarafından kullanıldığımı anladım. ayrıldıktan sonra çıktığı ve çok aşık olduğu bir kız bunun ağzına sıçmış. o beni nasıl kullandıysa, kız da onu öyle kullanmış. çünkü ister istemez karşına senden daha tilki biri çıkıyor.

ayrıca eski sevgilim benle çıkarken başka bir kızla da konuşmaya başlamıştı. beni aldattığını öğrenince anında ayrıldım o da o kızla çıkmaya başladı. ayrılmadan önce de bana o tam kadın gibi davranıyor, bir sürü instagram takipçisi var vs gibi şeyler söylemişti. aradan 8 ay geçti duydum ki kız buna tüm hesaplarını, tüm kıyafetlerini ödetmiş. üstüne onunla birlikteyken onu 4-5 kişi ile aldatmış. sonra daha zenginini buldu da kıçına tekmeyi bastı. zaten öyle bir kızın ona bakmasında bir iş vardı.

son olarak şunu da söyliyeyim, eğer sen bunlardan dersini aldıysan ve artık ne istediğini biliyorsan karşına biri çıkıyor ve sana dünyayı yaşatıyor. iyi ki zamanında o olayları yaşamışım yoksa bu adamın kıymetini bilemezdim diyorsun.

Bence tamamen bakış açısı;

Yaşanılan olaylara kaybettik/kazandık diyebilmek olaylara bakışına göre değişir, yani sen ettiğini bulmak istiyorsan daha sonra yaşadığın tüm olayları bu şekilde değerlendirirsin ve beynin inanmak istediğine inanır. Kahve falındaki her şeyin çıkması gibi bir durum, bunun psikolojide bir karşılığı vardı ama unuttum.

@qazaqwsx uyardı:
(bkz: wishful thinking ) imiş.

eden bulur görüşündeyim ben, en azından birinin bende uğursuzluğu veya ahı bulunuyordur. ancak herkesin ahını alıp, şu an hayatı mis gibi olan kız arkadaşlarım da var mesela. hiç bir zaman da yalnız kalmayacaklardır.

yani hayat da karmalar da hiç bir zaman adil değil.

simdiye kadar ne yaptiysam mutlaka geldi buldu beni. o yuzden var, kesinlikle inaniyorum.

birkaç gün önce okuduğum bir kitapta karmanın asıl anlamının "eden bulur" olmadığı, kararlarımızın ve hareketlerimizin getirdiği doğal sonuçlar anlamına geldiğini söylüyordu budizm çalışan biri. yani, siz eski sevgilinizi aldattınız, sizi de biri aldatacak değil. atıyorum, uyuşturucu bağımlısı biriyle birlikte olmaya başladınız sorunları olduğunu bile bile, o ilişki sırasında yaşayacağınız sorunlar vs sizin karmanız. o seçimi siz yaptınız çünkü, sonuçları da onu getirdi.

bunu bir kenara bırakırsak, en azından uzun vadede acı çektiren insanların derslerini alması benim umudum.

örnek olay olarak da, yıllar önce kız arkadaşına şiddet uygulayan bir hayvanın bir hafta kadar sonrasında bir gece sokakta iki adamın saldırısına uğrayıp cüzdanını vs caldırıp şiddete maruz kalması benim bizzat gördüğüm örneklerden biri oldu.

Karmayı bilemiyorum eğer Sopiro'nun anlattığı şekilde ise doğrudur vardır öyle şeyler. Ama ilahi adalet diye birşey yok.

Yok öyle bir şey. Gönül işlerinde zaten genelde kendi ettiğini buluyor insanlar. Salağa yatıyorlar.

Her gun yemek soylemek biraz butce dusmani degil mi :/

Direkt rafinera vb tarzi bir sey yapin, olsun bitsin.

Şunu dene:
www.hazirdiyetsepeti.com

wonder box

Cig kofte (ekmeksiz, bol salatali)

Izgara somon/balık, peynirli salata, kırmızı et, tavuk, köfte

Bunlar hep sağlıklı. Yer belirtirseniz ona göre sağlıklı ve lezzetli yemek yapan yer tavsiyesi de gelir. Sosa güzel mesela.

bence 'eve yemek söyleme' alışkanlığı bütünüyle sağlıksız. ha yoğun biriyseniz ona dicem bişeyim yok.

lahmacun

Çiğköfteye sağlıklı diyeni de gördük. Bulyon, ketçap, glikoz şurubu ve bilimum katkı maddeleri ne ararsan var içinde.

En iyisi ızgara söylemek.

Ev yemekleri yapan yerlerin de çöp yağ kullanıyor olması muhtemel. Dışarıdan sağlıklı beslenmek pek mümkün değil.

"Baktığımıx zaman sosyo-ekonomik durumları gelişmiş kimseler genelde sol kesim içinde yer alıyor." buna nerden baktın ki.

bana göre de tam tersi bir durum söz konusu

solcular bence sadece fikir üzerinde eşitlikten adaletten bahsediyor, icraatte yok oluyorlar genelde.

ayrıca zengin kesime baktığın zaman çoğunun solcu olmadığını fark edersin, yanlış düşünüyorsun

''sol'' kavram olarak bunu savunuyor. solcular deyince geniş bir kümeyi kastediyoruz.

zengin bir hayat sürmeyen solcular da var. onlar fabrika önlerinde grev yapıyorlar ve pek çok solcuyu etraflarında göremiyorlar. o noktada haklısınız.

ek: oha amk tusiad'ın solculukla ne alakası var. sen çok yanlış gelmişsin kardeş :/

sosyo ekonomik durumları gelişmişler şuan solcular değil, sağcılar ve dinciler.

@taksici benimkini ben yazarım da öyle bi şekilde yazmışsın ki senin kafandaki tanımlar ideal tanımlarmış gibi.

Bence solcu beyaz yakalidan bahsediyor zengin diye. Neresi zengin muamma ama kafasinda oyle bir algi var demek.

Ne demek goz yummak? Solcu beyaz yakali daha ne yapsin? Sokaga cikiyor, gelir adaleti olsun, sokakta insan kalmasin diyor, iktidarin kiskirtmasiyla galeyana gelenler tarafindan dovuluyor. Sandik sandik diyorlar, gidip sandiga mi sicsin? Ogrenci okulda insan hakki, isci hakki diyor, asgari ucretli guvenligin hakkini savunuyor, guvenlik gelip onu dovuyor. Ne yapsin bu adam?

Lutfen apolitik ayaklarina yatip millete is ogretmeyin. Niye goz yumuyormus? Hayatinda benim kadar polis copu yedin mi acaba asgari ucretlinin hakkini savunurken. Ne yapayim? Uc kurusluk maasimi mi paylasayim? Kac kisinin hayatini kurtaracak bu? Bir sey yapmak istiyorsaniz orgutlenin, ayaga kalkin. Sacma sapan konusuyorsunuz.

Uzun zamandir boyle sinirlenmemistim, niye gerildiysem bu kadar. Sevgili modlar, tartisma uzatmayacagim ama tartisma baslatici icerik olarak gorurseniz bunu, silebilirsiniz.

Cahillik bu ulkenin en buyuk sorunu degil. Bu ulkenin en buyuk sorunu cahil cesareti.

Solcu dedigin o bahsettiğin şekilde bir düzende yaşamayı savunur. Örneğin sosyalist bir rejimde yaşamayı. Gelgelelim su an kapitalist dunyada yasiyoruz. Liberal ekonomi var ulkelerde. Şimdi liberal ekonomi olan bir ülkede yasayan bir komunist ben ozel mülkiyete karsiyim deyip ev almazsa evsiz kalir. Evleri devlet karsilamali ben kira odemem derse parkta yatar. Kapitalist duzende yasayan bir komünist o duzende yaşayabilmek icin belirli normlara uymak zorunda. Bu onu tutarsız yapmaz.

"Ancakbu kimseler gelir adaletini savunuyorsa niye kendileri zengin bir hayat sürerken fakirlerin evsiz yoksul yaşamasına göz yumuyor."

Demişsin. Napsin solcu. Gelir adaletsizligini mi bitirsin. Dış borcu falan mi kapatasin.

@evrim halkası konuşma tarzın çok saçma geldi bana bilmiyorum.Ötekileştirici konuşma tarzını değiştir istersen. Apolitik de değilim ayrıca sağcı da solcu da değilim sadece apolitik anlamına mı geliyor?

@taksici öyle bir kesim var ne yazık ki

sağcı da değilim solcu da dediğine göre kesinlikle sağcısın bu bir.

son zamanlarda öyle bir hal aldık ki atilla taş gibi bir adam bile muhalif olabiliyor. ben bu adamı david copperfield geldiğinde show sonrası iki dk içinde magazin kanallarına nasıl kaybolduklarını anlatmasıyla hatırlıyorum. böyle bir adam bile şuanda solcu sayılabiliyor. keza 2007'lerde rte ve gül'e övgüler düzen can dündar şimdi komünist birçok insanın gözünde.

türkiye'de ortasol dışında gerçek anlamda sol kesimse fabrikalarda tarlalarda üniversitelerde örgütlenmeye çalışıyor. hapse atılıyor işkence görüyor kimisi özelde beyaz yakalı olarak devam ediyor kimisi ise kendi işini kuruyor. çoğu da bu ülke halkına lanet edip hak ettiğiniz gibi yaşayın diyor.

ben sağcı imajı olmasın diye onu parantez içinde belirttim.Bu kadar sen sağcısın yaftasının yapıştırılacağını bilseydim inanın yazmazdım.Düşünceleremiz duygularımız o kadar sömürülmüş ki düşünceleri bile tartışamıyoruz.Karşımızdakini konuşma tarzına göre bir kimliğe büründürüp ya övüyoruz ya da yeriyoruz. Referandumda ben hayır oyu kullanacağım çevremdeki evet kullanacakları da iyi düşünün diyen bir insanım.

@ramazanali

Senin solcularla ilgili bu dusuncen tipik sagci dusuncesi. Her sagci, solculara bu elestiriyi getiriyor ve birkac solcudan oyle gormus diye ulkenin neredeyse yarisina genelliyor. Solcular olmasaydi bu ulkede emekli maasi diye bir sey bile olmazdi belki de. Sen is yerine gidince patronunun seni daha da fazla somurmesini engelleyen her yil 1 Mayis'ta toplanan ve dayak yiyen sendikacilar. Televizyon kanallarinizda bu kisiler terorist olarak savunuluyor. Siz de 50 yasindaki Salih Ogretmeni, emekli isci Ahmet Bey'i oldursunler istiyorsunuz. Bu elestirileri o kadar siklikla yapiyorsunuz ki cok klise oldu.

@her name ne solcu ne de bahsettiğin kitaplar hakkında bir fikrin olduğunu düşünmüyorum.

öncelikle bu sosyo-ekonomik analiz nereye dayanıyor merak ettim. Türkiye sınırlarından bahsediyor isek son 10 yılda orta sınıfın büyük oranda daralmasını, zengin ve açlık sınırında yaşayanların büyük dilimde paydaş olmasını, yine zengin olanın devlet tarafından pışpışlanmayla yükseldiğini de göz önünde bulundurursak, burada bahsedilen zengin, solcu değil, hükümet yancısı sağcıdır. tabi ki bu insanlar yarın olabilecek seküler yönetimde de solcuyu oynayacaklardır. gelelim fakir aç uyurken zengin solun mışıl mışıl uyumasına(!); öncelikle böyle bir düşünceye inanmanız bana tayyip erdoğanın 2004 zamanındaki söylemlerini hatırlatıyor (toplumda böyle bir algı yaratmak için zamanında çok efor sarf etmiş birisidir). yandaşların ağızları taşana kadar yedikleri imkanların yanı sıra, kurdukları sistemde asla karşıt görüşe yer vermediklerini biliyoruz, en azından bunu sözlü imalarından anlıyoruz. durum böyle iken bu insanları aç bırakan sol değil, yine yancı olan sağdır. açlık sınırının 2.400tl barajında olduğu ülkede 1500-2000 lira arası gelir sağlayan insanlar maddi bir paylaşım beklemek akıl dışı bir dilek olur. üstelik bu konuştuklarımız sadece ekonomik tabanlı şeyler, bir de asıl önem taşıyan düşünsel özgürlük tarafı var ki ona dokunmayacağım, buradaki herkes yeterince biliyor. doğan grubu'na gelirsek iyi polis kötü polis oyununda böyle bir role de ihtiyaç olduğunu düşünerek, dürüst bir vizyon sergilemediklerini düşünüyorum.

Türkiye'de zengin olanlar veya orta üst sınıf olanların solcu gibi görünme nedenleri dinci partiler karşısında sekülerizmi savundukları için sol olarak algılanıyor. Chp'yi destekleyen veya o yönde fikir belirten TÜSİAD üyelerinin hiçbiri solcu değildir. CHP zaten sol bir parti değildir, devrimleri savunan ve buna karşı olanları sindiren rejimin bekçisi bir partidir.

Cumhuriyeti yıkıp proletarya diktatörlüğü kuracağım diyen bir komüniste CHP tamam mı diyecek?
Tek parti döneminde komünistlere kim baskı uyguladı onları kim hapiste çürüttü. Tabiki CHP.

Chp'nin sol olmadığını o kalın kafalarınıza sokun. CHP'ye en iyi ihtimalle sosyal demokrat diyebilirsiniz.

Türkiye'de sol tek tip değil. Bir kısmı solculuğu, anti-Sünnilik ya da anti-Türklük olarak tanımlıyor zaten.

üniformalı işte de sıkılıyorum demeseydin sana jandarma'nın sözleşmeli subaylığını önerecektim ama olmaz o iş. gerçi jandarma sıkıntılıdır ama keşke en azından hava ya da deniz için başvursaydın onlar daha rahattırlar karadakilere göre.

Askerde disipline alışacaksın. Orada edindiğin tecrübeyi kullanırsın döndüğünde.

sanki eski günlerde ki ben kaleme almış gibiyim bu yazıları, 22 yaşında tecrübesiz ve askerlik yapmadığım günler.

şimdi 10 yıllık tecrübem var, askerlik tarih oldu ve ben yine köşeye sıkışmış gibiyim.

emekli olduğumda da bu tarz konuşacağım eminim :)

anı en iyi şekilde geçirmen ve sana uygun şekilde en doğru hareketi yapman şart, başkalarının lafıyla hareket etme, umarım tüm engelleri tek tek geçip rahata kavuşursun, bol şans..

Geldiğinde tecrüben hariç her şeyin tam olacak. Başlarda ucuza çalışacaksın ama 2.yıldan sonra belki de 1.yıldan sonra çok çok ilerleyeceksin emin ol. Üniversite ve askerliği tamamladıktan sonra sadece çok az kendini sıkman yeterli.

öncelikle sakin olmanı öneririm :) her şey bir şekilde yoluna girer. önünde askerlik var zaten. o bittikten sonra iş arayacaksın, karşına bir fırsat çıkacak, daha doğrusu o fırsat hep orada duruyor olacak ama onu senin arayıp bulman gerekecek. bu arama süreci başta zor gelecek. hiç olmayacakmış gibi, herkes iyi kötü hayata atılmış, bütün işler kapılmış, bir sen ortada kalmışsın gibi gelecek. ama bikaç sene sonra buraya gelip "yea bizim patron çok vikvik. iş mi değiştirsem?" diye soracaksın :)

şu anda askerliği beklemekten başka bir seçeneğin yok gibi duruyor zaten. mayısa kadar hayatının son bomboş ayları var önünde, bunu değerlendir. ne yapmak istersen, hobilerin neyse onlarla ilgili bir şeyler yap. ben olsam eve ya da psikolog kliniklerine tıkılmaz, açık havada yapacak bir şeyler bulurdum. güneşli havalar ve o işsiz güçsüz/özgür olma hissi bana hep iyi gelmiştir.

Güzel bölümler bitirmişsin. İktisat mezunu olarak birçok yerde çalışabilirsin, çalışma alanın geniş, iyi yönden bak.

Mayısta askere gidecekmişsin zaten, git gel, dönünce bakarsın durumuna. Şimdiden strese girme. Döndükten sonra askerlik yapmış olduğun için de birçok firma daha olumlu bakacak zaten. Her şey girer yoluna.

Bahane üretme moduna girmişsin. O kafa yapısından çık önce. Amacın belliyse sıkılsan da yapacaksın, başka yolu yok. "Sonuç alabileceğin" her türlü aktivite bir yerden sonra konforsuz olacak çünkü.

Just do it.

Konuşma, yap. Daha fazla bekleme.

Fıtık olayını da hocana danış mutlaka, ona uygun hareketler önersin.

Konuyu anlamadım?
Nedir bu promosyon? Prim falan mı?

Size bir hediyemiz var diyerek güzel bir içerikle mail hazırlarsanız daha şık olur bence.
Tansiyon yükseltmekten ziyade bunun bir ayrıcalık olduğunu hissettirmenizin etkisi daha kalıcı olacağı kanatindeyim.

gereksiz atraksiyon yapmaya ne gerek var anlamıyorum.
duyurun gitsin.
bunu bile bir pr çalışması gibi duyurmaya ne gerek var?

mail olayı çok saçmaymış. hatta böyle bir şey için bir plan düşünmeniz de oldukça gereksizmiş. idare bana öyle bir duyuru yapsa pek de mutlu olmazdım açıkçası. resmi bi şekilde duyurun geçin bence.

çalışanlar sizin evladınız olmadığından şirket olarak böyle bir tansiyon yükseltme güvensizliğe yol açar. ve en önemlisi ayıp. ne münasebet dalga geçer gibi bir benefit sunmak. ce-e oynar gibi duyuru yapılmaz. ik yönetimi kursuna falan gidin isterseniz ekipçe.

Çalışanlar mal yerine koyulduklarını düşünüp soğurlar. Patrona yaranmak dışında olumlu bir etkisi olmaz bu çabanın.

adamlarla taşakmı geçmeye çalışıyorsunuz anlamadım cidden. resmi şekilde duyurun bitsin. böyle şeyler yapmak çalışanlara hiç hoş gelmez bunlar bizimle taşakmı geçiyor denir.

Kesin bir ikcı sorusu bu, e onlara da vakit geçirecek iş lazım tabii. Benim fikrim şu; her bir harfi ayrı mail olarak gönderin, tansiyon acayip yükselir.

freya, biergarten +1,

şaka gibi resmen :)

Böyle taksit taksit mail atmak çok ucuz bir hareket olur. Televizyondaki bal reklamı gibi.

kimseye ulufe dagitmiyorsunuz, hak etmedigi bir sy vermiyorsunuz. maas promosyonu zaten o insanlarin maaslari üzerinden kazanilan paranin bir kisminin calisana iadesi demek. o calisanlar, calistiklari sirketi ayakta tutan insanlar, palyacoluga gerek yok. madem sevindirici bir haber, insan onuruna yakisir bir sekilde, onlari da ciddiye aldiginizi gösterir bir sekilde haber verirsiniz. para haberi, herkesi sizin kadar mutlu etmiyor olabilir.

thewizardofearthsea +1

birine hakkını verirken böyle düşünüyorsa bir kişi, gerçekten yardımcı olduğunda neler düşündüğünü merak ediyorum.

mail olayı cok ciddiyetsiz , promosyonuda iyi aldıgınıza göre çalışanda fazla demekki. Hiç yakıştıramadım .

Ne kadar promosyon aldınız merak ettim ama .
yıllık mı 3 yıllık mı mıktar nedir ( özelden yazın en olmadı)
bizim kurum 3 yıllık 1400 civarı aldı :S

Perşembe ya da cuma günü dediklerine göre bugün aramanız pek uygun olmaz.

Bugün perşembe ama zaten. 3. görüşmeyi perşembe ya da cuma dediler. ya dün aramaları lazımdı ya da en geç bugün. tabi bugün hala arayabilirler ama.. bilemedim.

bugün de aramazlarsa yarın öğleden önce arayıp sor bence. olumsuzsa da olumsuz desinler.

genelde işe alımlar -çok acil bir pozisyon olmadığı sürece- işe başvuran dışında bu kadar sıkı takip edilmiyor. eğer başka bir pozisyondan teklif alıp cevap vermek zorunda değilseniz bekleyin.

acelen yoksa bekle.

Şu anda araman çok aç görünmen olur. Maaş pazarlığında elini zayıflatır. Bekle biraz.

Doping, atletizm gibi sporlar için sıradan bir şey. Birçok sporcuya doping yapması için bizzat antrenörleri yardımcı oluyor. Doping olayı zaten sporcunun tek başına yapabileceği bir şey değil. Dopingli sporcuların geneli sosyal medyadan uzak. Kimse fark etmiyor bile. Ben Aslı Çakır Alptekin adını görünce kızıyorum ama.

doping olimpiyat sporlarının hepsinde vardır,
neyin doping olup olmadığı sürekli değişiyor,
doping kabul edilen ilaçların doping testlerinde çıkmaması için de ayrı ilaçlar veriyorlar sporculara...

doping alanındaki yenilikleri takip edemeyen antrenörlerin hatası bu dopingli çıkan sporcular...

doping dediğiniz şey tek çeşit ve tak diye tespit edilebilen bir şey değil.

elit atletlerin hemen hepsi çeşitli ilaçlar kullanıyor. ilacı kullanıp vücuttan atılacağı süreyi hesaplamaktan, test manipüle etmeye kadar antrenörlerin bile gözetiminde yapılan bir sürü şey var. yoksa hepsi sınırlarını bir şekilde zorluyor. hele olimpik seviyede bir atlet...
:)

ek olarak, tabii ki doping'in de profesyonel ölçüde yapılanı var, bir de rus veya akp tarzı kifayetsiz muhterislerin bokunu çıkarması şeklinde yapılanı var. siyasal durumun da etkisiyle bunlar kolay yakalanıyor biraz üstüne gidilince

Devlet politikası bu. Olmayacak dua malesef.

diger olimpik sporcular da kullaniyor emin olabilirsiniz. aradaki tek fark bizim sporcular imkansizliklar sebebiyle daha kalitesiz ilaclar ve doktorlar sebebiyle yakalaniyorlar. diger ulke sporculari kullanmiyor diye bir sey yok hepsi ayni. o kulvarlarda tutunabilmek icin de zorundasiniz ilaclara maalesef ki

Doping kullanmayan profesyonel sporcu yok.

usain bolt dopingli mi mesela? türkiyede astronomik ödül verildiği için doping yapıyorlar. al bi altın madalya kaç yurtdışına mis gibi :)

uğraş bulacaksın. internetten, modern hayattan uzak duracaksın. bokun içinde yaşarsan bok yemek normal gelir. o yüzden boktan uzaklaşacaksın ki temiz şeylerle yaşayasın. yoksa o yanlış kişilerden kurtulamazsın.

insan anlaşılmak ve kabul edilmek ister. anlaşılmak ve kabul edilmek için birine ihtiyacımız (isteğimiz değil) ne kadar azalırsa, anlamaya ve kabul etmeye de o kadar hazır hale geliriz. o zaman tatmin edici ilişkiler yaşamaya başlarız.

(git: 1177124)

merhaba :)

evet zirrealist'in dedikleri işini görebilir fakat eğer ki kendini bildin bileli yalnızlığa tahammül edemeyen biriysen o iş biraz zor gibi geliyor bana. Sanki bu durum kişilikle ilgiliymiş gibi geliyor doğrusu.

Kendimi bildim bileli yalnızken de çok mutluydum ve bunun icin özel bir şey yapmam gerekmiyordu. Şimdi de aynı durumdayım. Belki benimki de çok sağlıklı bir durum değil fakat böyle işte.

Yalnızken kaliteli zaman geçirmeyi sağlarsan bir miktar kolaylaşabilir :)

Çok nadir zamanlar haricinde yalnız olmak hoşuma gider. Yani en kötü kötünün iyisi diyorum. Etrafımda bana bir şey katabilecegini düşündüğüm çok az insan var. Onlarla görüşüyorum zaman zaman. Onun dışında yalnız kalmamam gerekiyorsa da böyle insanlar arayarak harcıyorum zamanımı. Yalnızlığı sevmek için Biraz bencil olmak lazım. Ben kabul ettim bu durumu. Ayrıca bence yalnızlık bilinçli tercih edilmeyen tekillik durumu. Yani ben kendime yalnız demiyorum mesela. Şimdi lafın gelişi öyle dedim. Bence yalnız kalınmaz yalnız bırakılır insan. Tek başına olmayı isteyerek tek kalmışsan yalnizlik olmaz bu bence.

Bence siz yalnız olmamaya alışıyorsunuz:) kural olan Yalnızlık aksi istisna.

müzik, filmler, kitaplar var.

yalnızlık ve tek başınalık ayrı şeyler.

burada söylenmeye çalışılan şey, bireyin kendi kendine mutlu, huzurlu olması lazım ki, bulduğu ilişkide de bunu devam ettirebilsin.
mutsuzsanız, ilişkinizde bir süre karşıyı sömürürsünüz ve enerjinizi yükseltirsiniz, ama yine mutsuz olursunuz.
yani mutluluk, mutluluğu çeker.

bunun için daha çok uzun yazabilirim, ama zamanım yok maalesef.
bir ara editlerim.

youtu.be bu parçayı buraya bırakmak istedim.. not cevap değildir.

Başarılı ol.

sorumluluk ve yükümlülüklerini hakkıyla ve zamanında yerine getirene denir.

insanın kendi (olumlu yöndeki) alışkanlıklarına ve ilkelerine sadık kalması olarak görüyorum ben bunu, biraz da etik kurallarıyla da ilgisi olabiliyor. söz gelimi, robot gibi dakiklik abartılı olabilir ama yapması gereken şeyleri olması gerektiği zamanda yapmaya çalışıyorsa, bundan ödün vermiyorsa bu çok güzel bir şey.

Yapması gereken şeyi yapmak çok keyif vermese de yapan.

Anneni dinle. Motivasyon dediğin şey üç gün götürür beş gün götürür, sonra tekrar bırakırsın. Bu iş motivasyonla değil disiplinle olur, ikisi farklı şeyler. Spor disiplinin yoksa zor bu işler. Önemli olan o antrenmanı motivasyonun yokken yapmak, motive olunca herkes yapar zaten.

disiplin +1. düzenli gitsen 2 ay sonra gene sıkılır bırakırsın. disiplini sağladıktan sonra beslenmeyi de yaşam şartlarını/alışkanlıklarını da bi şekle sokuyorsun zaten.

belki istediğin yöntem bu değildir. spordan kastın ne mesela fitness mı? bireysel veya bir takım spor branşını dene istersen? badminton, mücadele sporları olarak box olur kick box olur. koşa koşa gidersin salona. tenis mesela müthiş bir spor bence. bireysel anlamda seni ileri götürür.

Sporu hayatının bir parçası haline getir. Sonuç kendiliğinden gelecek. Gıda işine o kadar takılma. Protein konusu çok abartılıyor. Çöp gıda yeme yeter.

spor yap.

Hamlıktandır o.

1-2 haftada vücudun buna alışır, ağrı falan yaşamazsın.

Ayrıca, kendini enerjik ve dinç tut. Yani spor yap bir yandan da. Hareketlen.

Bir hafta içinde azalır. Ama sürekli daha fazlasına zorluyorlarsa az da olsa ağrın devam ettikçe olacak.

hamlık+1

bu süre zarfında beslenmene dikkat et. adele sakatlıkları olmasın. magnezyum takviyesi al soda iç, süt ve süt ürünleri tüket.

havalar ısındı, ortalıkta ceylan gibi dolaşan hatunları düşün, acı yok raki, devam!!!

1er saat haftada 2 gün olması biraz sıkıntı
o şekilde hamlık kolay geçmiyor her ders tekrar hamlıyorsun
hoca da bir ders bacak bir ders göbek çalıştırırsa, her ders başka yerin ağrıyor :/
arada da hareket etmen lazım. ya da -benim gibi- sürekli kas ağrısıyla dolaşmaya alışıyorsun :)

yahu eski sevgilinin, fbnin ne bileyim görüşülen kişinin erotik fotoğraflarını saklamak hem tehlikeli hem de ayıp bence. ayrıca snapchatten gelen fotoyu da karşı tarafa bildirim gitmenden kaydetmenin yolu var evet ama bunu yapmak da terbiyesizlik. sil gitsin niye saklıyosun ki?

dediğin risk de her zaman vardır. ama alıyoruz işte.

tabii zaten revenge porn, ciberbullying vs gibi konular birçok ortamda (kadın hakları/insan hakları içeriklerini kastediyorum) gündeme geliyor son zamanlarda, özellikle birkaç yıl önce icloud güncellemesi ile ilgili bir sıkıntı olmuştu da birçok ünlünün çıplak fotoğrafları insanların eline geçmişti hatırlarsanız.

benim düşüncem herhangi bir video ve fotoğrafın sonsuza dek herkes tarafından görülebilir olması sizi rahatsız edebilecekse o şeyin paylaşılmaması. dediğiniz gibi, karşınızdakinin niyetinden bağımsız olarak da bu sorunlar gerçekleşebiliyor çünkü.

ben bu tarz fotoğraf paylaşmazdım diye düşünüyorum. paylaşmam gerekirse de (ki niye böyle bir gereklilik olsun) yüzümün veya belirgin diğer unsurların görünmeyeceği bir şekle sokmaya çalışırdım ki dövmelerim nedeniyle imkansız gibi.

"yarı çıplak" içerikli tek sahip olduğum şey spor hocama, kendime veya başka kişilere göstermek için çekilmiş gelişim fotoğrafları, onlar da birinin eline geçse rahatsız olmazdım.

bu konulara ilginiz varsa:
Streisand effect
The Right to Be Forgotten başlıklarını araştırmanızı ve Jon Ronson'ın So You've Been Publicly Shamed kitabını okumanızı tavsiye ederim.

gercekten güvenmedigin kimse ile özel bilgilerini, fotograflarini, sana ait kalmasi gerekenleri paylasmamak gerekiyor. o bilginin ya da belgenin seni nasil dönüp bulacagini bilemezsin. ama bir kez olduktan sonra da rezil mi olacagim diye düsünmen de gereksiz.

hele beraber oldugun insanın senden önce yaptiklarini görünce ondan soguyacaksan,o iliskiyi o noktya hic getirmemen lazim. senden önce istedigini yapar, yapmistir, seninle oldugu süre icindeki davranislarinizdan sorumlusunuz ikiniz de.

çıplak olduğunuz fotolarda en azından yüzünüz görünmesin, onun dışında korkuyorsanız vermeyin, almayın, bu işin garantisi yok, bazı durumlarda sildiğinizi sandıklarınızı bile geri getirmek mümkün.

Bunlar kötü niyetle kullanılabiliyor evet. Birkaç kez şahit oldum.

Mesela; sevgilisinde ayrılmak isteyen kız çocuk tarafından tehdit edildi, eğer ayrılırsan yolladığın fotoğrafları ailene gösteririm diye. Yaşları da daha ufak 18 falan ikisinin de. Kız çaresiz tamam demiş, sadece bir tanıdığın arkadaşı olduğu için akıbeti hakkında bilgim yok.

Bir kere de yakın bir kız arkadaşım yaşadı böyle bir durum.
Arkadaşımın nişanlısının bir dönem takıldığı kız, çocuğun onu istememesine dayanamamış, çocukla yaptıkları "özel sohbetleri" ve çocuğun ona gönderdiği özel fotoğrafları kıza facebooktan mesaj olarak göndermiş.
Çocuk arkadaşıma bu olayı anlatmış önceden, kız hem önceden olanları bildiğinden hem de ondan önce olay şeylere takılmadığından sildi gitti dikkate almadı. Ama başka biri olsa sıkıntı çıkardı belki de.
İşin kötü tarafı mesajı gönderen kişi isim konusunda tereddütte olduğu için arkadaşımla aynı soyada sahip birçok kişiye göndermiş mesajı, arkadaşım mesela erkek kardeşine gelen mesajda gördü bunu, kardeşi demiş abla bana böyle bir mesaj geldi baksana, okumuş silmiş hemen ama kim bilir başka kimlere gitti akrabalardan, soramıyor da kız haliyle. Öyle kapandı gitti mevzu.
Böyle ruh hastası insanlar da var.

Her zaman risk var yani. Dediğin gibi kendisi güvenilir olabilir ama bazı yollarla başkalarının eline geçebilir.

Bende paranoyaklık hat safhada olduğu için dikkat ederim böyle şeylere. Bu yüzden pek korkum yok ama hayat işte ne olur bilemiyorsun.

Dijitalleştirilmiş bir içeriği teorik olarak imha edebilirsiniz ama pratikte edemezsiniz. Binlerce farklı nedenden ötürü o içerik siz isteseniz de istemeseniz de kontrolünüzden çıkıp başkalarının eline geçebilir. Cihazın çalınması, satılması, silinmiş verinin kurtarılması veya hacklenmesi olasılıklardan sadece birkaçı. Mesele içeriği özenle saklamak veya silmek değil, baştan sakıncalı içeriği (fotoğrafı her ne ise) hiç yaratmamaktır. Ancak bu şekilde güvende olursunuz.

Bu tür uygulamalar sadece zaten yaşanan şeylerin kayıt altına alınmasına sebep oluyor. Yani o kız başkalarıyla birlikte oldu zaten. Belki videoda ya da fotoğrafta görebileceklerinden daha fazlasını da yaşadı. Bunu kabullenerek ciddi bir ilişki ya da evliliğe niyetleniyorsan, işin diğer tarafını düşünmeyeceksin.

Bana gönderen çok oldu. Sil diyenler hariç telefonda, bilgisayarda unuttuğum da çok olmuştur.

Ben aldıklarımın hepsini siliyorum. Kendim iyi niyetleyim ama sende söylemişsin zaten, çaldırma, sızma gibi durumlar beni gereksiz yere zan altında bırakabilir. Evleneceğim kişinin bu tarz video ya da fotoğraflarının başkası tarafından yayılması benim mutluluğuma engel olmaz, huzurumu bozmaz ama bunu yayan ya da saklayıp bir şekilde yayılmasına zemin hazırlayan kişinin geri kalan ömrü boyunca olan huzuru tarafımca bozulur.

Kaç yıldır erotik foto, seksi resim falan öyle paylaşımlar ne kendim yaptım, ne de karşımda atan birisi oldu.

Çok önceden bu paylaşımları yaptığım için şunu söyleyebilirim ki, bunda kural şudur..

O an bakarsın, hazzını alırsın ve belli bi süre sonra, ya da bi kaç saat sonra resmi/videoyu silersin.

Böyle şeyler anlıktır ve telefonda, bilgisayarda vs. tutmamak lazım. Kimsenin güvenini de sarsmamak lazım.

Bu yaptigin cok cirkin bisey insanlarin snapchat kullanmasi o fotograflarin telefonda kalmasinin onune gecmek..yoksa whatsapptanda bilir sana erotik fotograf yollamayi.o fotograflari elinde tutarak ne yapmaya calisiyosun kotu niyetli degilsen? Masturbasyon malzemesi yapmaya devam heralde

bu işin doğrusu bi süre sonra silmektir. zamanında aldatıldığımı öğrendiğimde o anki öfkeyle kız arkadaşımı çıplak fotoğraflarını paylaşmakla korkutmuştum. tabi ki yapmayacağım bişeydi. sadece canını yakmak istemiştim. ama bunun blöfünün bile saçmalık olduğunu anlamam uzun sürmedi, sildim ne varsa. daha sonradan çıplak fotoğraf gönderen sevgilim de oldu başka kızlar da, hepsini hevesimi aldıktan sonra bir iki gün içerisinde sildim. çoğuyla şu an görüşmüyorum bile. çıplak halleri nerdeyse gözümün önüne bile gelmiyor. bence bu tarz fotoğrafları ayrıldıktan sonra hala telefonda tutmak hem kıza hem de kızın sonradan birlikte olduğu insanlara karşı büyük saygısızlık ve aşırı ezikçe bişey. kısacası silin arkadaşım.

O iş yaş reis. Ben 500 km lik ilişkiyi yürütemedim ayda 1-2 kere görüşmemize rağmen. Bi yerden sonra git geller için maddiyat büyük problem oluyor. 1 senem havalimanlarında pazar günlerimi piç ederek geçti ve sonunda bitti. Her uzun mesafe ilişkisi bitmeye mahkumdur benim gözümde. Olmuyorsa zorlama bence.

Arthur Dayne'i çürütmeye geldim. 4 senelik uzak mesafe ilişkisini nişanla taçlandırdık iki ay önce, yaza da evleniyoruz.

Ama verebileceğim en iyi tavsiye gelecekle ilgili belirsizlikleri kaldırmak ve plan yapmak. Kaldı ki biz 5-6 haftada bir görüşüyorduk, yazları birlikteydik. Senede bir kez görüşüp ne zaman bir araya geleceğiniz de belirsiz olursa çok yıpranırsınız. Birinizden birinizin fedakarlık yapıp diğerinin yanına gitmesi lazım, "iki sene sonra birlikteyiz" diyebildiğiniz zaman o iki sene rahat geçer ama ne zaman bir araya geleceğiniz belirsizse 3-5 ayı bile zor geçirirsiniz. İki taraf da ilişkisinden ne kadar emin o önemli burada. Sevgiliniz yanınıza gelir, alışamazsa 3 sene sonra birlikte Türkiye'ye dönersiniz, çok zor değil. Amaç hayatı birlikte geçirmekse bunlar mesele olmaz.

Eger sen amerikaya gitmeden 1-2 yil once baslamis olsaydi derdim, bu sacmaliga katlanmak icin bir nedeniniz var, bir gecmisiniz var diye. Ama hicbir seyiniz de yokmus. Senede 1 gorusulecekse zaten olmaz, cile cekmeyi gerektirecek gecmisiniz de yok.

Bitirmek lazim. Gereksiz yipratici. Iki taraf icin de.

Daha bir kere görüşmüşsünüz. Bir birinizi bu kadar kasmayın. Enerjinizi boşa harcıyorsunuz.

burdan bakınca hayatının en büyük hatası olacak gibi duruyor.

ki sen gitmeden 3 ay önce tanışmışsınız sadece. ve sadece senede bir sefa görüşebiliyosunuz? bu bi ilişki bile dğeil bence. boşa kürek çekip zamanı boşa harcamayın. ben bi kaç kere denedim. daha yakın mesafelerde bile gereksiz yük oluyor insana.

Arkadaşım ve sevgilisi beş yıldır aynı sebeplerden dolayı uzaktan yürütüyor. Çocuk yabancı, maddi durumu iyi değil ikisinin de ama para biriktirip görmeye geliyor yılda bir kere ya da kız gidiyor.

neye çekiniyorsunuz anlamadım. senin işin ve kalacak yerin var belli ki. gelsin yanında başlarda kaçak şekilde garsonluk vs yapar, bi okula falan başvursun gelsin nedir yani. türkiyede kalıp bombayla öleceğine kalk gel şurda hayatımızı yaşayalım de. ha yok gelemiyorum vs derse de böyle ilişki mi olur der ayrılırsın.

benim de sonradan uzak mesafeye dönüşen bir ilişkim olduğu için ılıman bir tavsiye vermeye gelmiştim ama birbirinizi 1 kere gördüyseniz bu nasıl iştir diye sormadan edemicem. 1 sene nasıl devam etti ben ona şaşırdım. hiç boşuna kendinizi yıpratmayın sen amerika'da o türkiye'de yoluna baksın.

time to say goodbye

günlük yaşantımın en büyük problemi bu sanırım, hiç su içmiyorum. Hatta bazen en son ne zaman su içtiğimi bile unutuyorum. İş yerinde masama sürahi aldım, pazartesi dolduruyorum çarşamba bakıyorum aynen duruyor :) varsa yoksa çay, kahve, alkol.

Abartmamışsın, normali o diyebiliriz. Benim de günde 4 litre su içtiğim dönemler oldu, o belki biraz fazlaydı denebilir ama bu yaşantına da bağlı biraz. Her halükarda az içmekten iyidir, emin ol.

2.5 lt'nin altına düşmemeye çalışıyorum. bardakla değil matara ile içiyorum. su içmeyi unutan az içen arkadaşlara tavsiyemdir.

Türk insanının en büyük yanlışı canı su isteyince kola meyve suyu vs şeyler içmesi aslında susadıysan su içeceksin

2.5 -3L tamamlamaya çalışıyorum

1 bardak içiyorum. Gerisi ice tea, çay, şalgam falan. İçmek cidden şart mı? Zeka için mesela :)

1.5 2 litre arası içiyorum. Boyum ve kilom için bu kadarı uygun demişti doktor. Tamamlamaya çalışıyorum ben de.

3lt su, 1lt civarı diğer sıvılar.

Normalde 2.5-3 litre civarında içiyorum ama 2 haftadır sürekli dışarda olduğum için evde olduğum zamanlardaki kadar çok içmiyorum. 1.5 litreye falan düştü sanırım günlük içtiğim su.

1,5lt alıyorum hep. 3 günde anca bitiriyorum. yani 500ml.

Şu an 1,5 falan. Yaza doğru 2,5-3 oluyor rahat ama. Bir de yemeğine de bağlı. Et yemişsem 2,5-3 oluyor şimdi bile.

günde 2 litre içmeye özen gösteriyorum. Özellikle alkol tükettiğim günler bu miktar 3'e çıkabiliyor.

İnsanların yarışır gibi litre litre su içmeleri çok komik, her insanın günlük su ihtiyacı farklıdır. Kilosundan tut da yaşadığı coğrafyaya mevsime günlük aktivitelerine kadar farklılık gösterir. 100 kilo bir erkek için ortalama 3 litre su idealken 50 kilo bir kadın için 1,5 litre su yeter fakat 50 kilo kadın da 3 litre su içmeye çalışıp böbreklerine ekstra bir filtreleme yükü oluşturuyor. Halbuki o böbreklerin sonsuz bir çalışma gücü yok onun da belli bir kapasitesi var. Bunlar çok riskli hareketler. Benimki günlük spor aktiviteme göre değişiyor. Off günde 2 litre antrenman günü 3 litre yaz geldiğinde 4/5 litreye kadar çıktığı oluyor.

4 litre civarı gidiyordur. İdrar renksize yakınsa sıkıntı yok.

düdüklü tencere diyeydin coşardık

düdüklü kurtarmıyor malesef :(

biz bunu biraz arastirdik sonucta olmemesi gereken vitaminleri olduruyor diye almadik ama bu saglikli beslenme ile ilgili olan kisiler cok ovuyor. Yangin tehlikesi kesinlikle yok bildigim kadariyla, millet ise giderken takip donunce pismis yemek buluyor.

redditte bununla ilgili bir başlığa yazmıştım. her malzemenin ayrı tadı, dokusu olmalı değil mi a dostlar bu crock potlar siz 'murican kardişlerimize tatsız tuzsuz karışımlar vermiyor mu demiştim? adam evet öyle her şeyi random içine atıyoruz döndüğümüzde yemek olmuş oluyor tatlar belirgin değil demişti. dostum bundan çıkan yemekler kesin etli sebzeli suyumsu çorba gibi bir şeydir. ortalama bir türk için iş yapmaz bence. uzun işten sonra gelen amerikalı için uygun olabilir. yangın falan olmaz bu arada korkma. hepsinin sıcaklık ve zaman ayarı var sanırım

kassiopeia
teşekkürler, aynen instagramda takip ettiğim sağlıklı beslenmeye düşkün kişiler hep tavsiye ediyor. ben de onlardan özendim zaten. kemik sularını falanda bunda hazırlıyorlar o kadar uzun sürede kolajen anca suya geçiyormuş vs.

glamdr1ng
ya kullananlarda tam tersi böyle et yememişsinizdir diyor çok özendim ya youtubeda falan çok güzel tarifler var kaburga vs. etler lif lif ayrılıyor youtu.be ben tencerede yapınca böyle olmuyor. sert oluyor.

Bunu ben de gördüm nette. En büyük avantaj, özellikle kırmızı ette yüksek ısıda ortaya çıkan karsinojenlerin miktarı azalacaktır bununla pişirince. Kemik suyu için de mantıklı olabilir, evet. Denemek lazım.

@arnold evet bende onu düşündüm. evde döküm tavada bonfileyi coss coss pişiriyoruz ama aslında yüksek ısıda eti mühürlemmek pek sağlıklı değil diyorlar. birde ben hamilelikten dolayı içi pembe bırakamıyorum artık nolur nolmaz tavayla birlikte yine yüksek ısıda fırına sürüyorum dışı yanmasa bile iyice kararıyor. gerçi onun lezzeti de ayrıda sürekli böyle yemektende sıkıldık. eti başka türlü lezzetli pişiremiyoruz. elektrikli ızgaramız var o da aynı şeye geliyor.

Bunda kemikli et haşlama çok güzel olabilir. Kuzu gerdan mesela. Ya da dana kuyruk.

Ayrıca direkt eti yakmayayım diyorsan, bir de şunu dene;

www.youtube.com

(bkz: reklamlar)

arnold eyvallah abone olurum :) işte olduğum için sesli dinleyemedim eve geçince izlerim akşam. benzer şekilde dana pirzola denedim beceremedim sanırım ben biraz sert olmuştu.

çokta anlamadım ama sanırım vitaminler ölmüyormuş şuralarda açıklamışlar
www.drweil.com
www.quora.com

Dana pirzola fırında olacaksa yine mühürleme istiyor bu arada. Ya da çok uzun pişecek. Üstünü kapatıp fırınla, son 10-15 dk açıp üstünü az kızart.

arnold
aboneymişim ben zaten sana ig den takip ettiğim zaman eklemişim herhalde ^_^
sen güzel et suyuyla pişirmişsin ben internetteki salçalı pirzola tarifinden yapmıştım az sulu muhtemelen o yüzden sert oldu. bir daha da öyle fırında pişirmeli denemedim zaten. böyle odun fırınında kuzu incik falan yapıyorlar etler lif lif ayrılıyor kemiğin iliğini hüüp diye çekiyorsun içine ya canım öyle şeyler istiyor kaç haftadır, ete aşeriyorum resmen :D

peki şey diyorlar biliyor musun; zeytinyağı hindistan cevizi yağı vs. gibi yağları 160 derecenin üzerinde pişirmeyin kansorejen maddeler açığa çıkıyor ghee-sade yağ kullanın diyorlar. tereyağı 140 derecede falan yanıyormuş herhalde daha düşükmüş dayanımı.

birde kemik suyunu kaç saatte yapıyorsun ben şu multicookerı alacak gibiyim max. 8 saat diyor slow cooker programı. yeterli olur mu sence? 15 saatte yapan da var kemik suyunu doğrusu ne bilemedim.

400 mg'a kadar genelde problem yok deniyor. Seninki sınıra yakın. Kilona göre de değişir biraz tabi.

Şu hesaplayıcıya bir bak;

www.caffeineinformer.com

Ben de içiyorum o kadar. Bazen taşikadi yapıyor da bence sorun yok.

Valla ne yapacağın çok basit; az yiyeceksin.

O senin psikolog ne rahat adam öyle, perhiz yaparsın nedir? Ben olsam ilacı bırakırdım, ben olsam o ilaca hic baslamazdım hatta:)

Balpolen, onu söyleyen psikolog değil psikiyatrist yalnız. Psikolog ilacı bırak ya da devam et diyemez zaten. Psikolog psikiyatriste yönlendirdiğine göre ilaç kullanması gerekiyor demektir ki iki uzman da öyle uygun bulmuş.

Bu tarz ilaç kullanimlarinda vücudun adaptasyon süreci oluyor. O süreç geçtikten sonra normal iştahınıza dönüyorsunuz. Bu dönemde de bol su içip, yediklerinize dikkat ederek, daha sağlıklı şeyler tuketerek onlem alabilirsiniz. Gidip çikolata yemek yerine kuruyemiş yiyin mesela. Sağlıklı bir yaşam tarzı edinirseniz zaten kendinizi frenlersiniz.

@manuel: işte problem orda.
@balpolen, Bırakmak istemiyorum pek, daha önce kafam göre bıraktığım antidepresan oldu sonrası pek iyi olmadı.
@fraise: açıklamanız için teşekkür ederim, kuruyemiş fikri iyiymiş fındık fıstık bir şeyler alıp en azından o aniden artan iştahımı böyle biraz şeyapabilirim gibi.
@divine: tolvon 10mg

Mançize düşmek gibi geldi bana. Mesela kilo aldırmayacak ama tok tutacak şeyler tercih edebilirsin. İlk aklıma gelen yoğurt. Meyve olabilir, özellikle de elma gayet şişiren bir meyve. Yulaf ezmesi olabilir.

Yemek yerken anksiyete yaratan düşünceleri aklına getirdiğin an hızlanıyorsun ister istemez. Miktar olayını geç, hızlı yediğin ve sindirim problemi yaşadığın için de kilo alabiliyorsun. Kısacası yediğinden bir şey anlamadığın için kısa zamanda eskisinden çok şey yeme ihtimalin oluyor. Bunu göz ardı etme derim. Yemeğe rahat otur.

Kendine başka mutluluk kaynakları bul.

Uçuk fiyat anlayışın ne? En önemli kısım bu.

aliexpresten almayın bence. bütçeniz nedir onu bir söyleyin.
ek olarak kot üreticisinin, gözlük üreticisinin, ne bileyim otomobil üreticisinin saatlerini de almayın. saat üreten firmaların saatlerini alın. bunu göz önünde bulundurursanız ve bütçenizi de belirlerseniz zaten almak istediğiniz saat skalası daralacaktır diye düşünüyorum. bir de takım elbiseyle deri kayışlı saat takılır.

O zaman şöyle diyeyim. Şu aşamada maksimum 150-160 tl verebilirim. Bu yüzden aliexpress düşündüm.

1 - www.defacto.com.tr
2 - www.defacto.com.tr
3 - www.defacto.com.tr
4 - www.defacto.com.tr

Öğleden sonra kuruyemiş + kahve.

@arnold +1 ayrıca ara çok kısa, spordan o kadar kısa süre önce 1 öğün yemek yemek mantıklı değil. 17'den sonra biraz kuruyemiş, kahve patlat. Midemi tutsun alışasıya kadar dersen arada wasa falan 17 gibi.

her gün aynı şey bayar tabi ama yapacak birşey yok. tavuk, mantar, et, somon vb diye çeşitlilik katmak senin elinde. ton balığı filan da olur. ama bunlar bile aynı dikkat edersen, sen bir ay sonra bundan da sıkılabilirsin.

boyozcudan haşlanmış yumurta alıp beyazını yiyorum ya da muz çakıyorum bi tane. bazen de çiğ kuru yemiş. 2 saat önce yiyorum genelde. kahvaltı yada öğle yemeğini evden ayarla madem uğraşacaksın. spor öncesi atıştırmalık yaparsın hafif bişeyler.

Brokoli, enginar, kereviz ve köz biber seç.

Zy. Barbunya, Buğday salata, Yoğurtlu semiz otu, Köz biber.

Protein + karbonhidrat + Yağ + kalsiyum + lif
Hepsi düşünülmüş olduğu için @zwiegesprac +1
Salatada yeşilliği abart.

Arabam yok ama olsa yapabilirdim ben de. Manyaklık değil, niye olsun ki? Keyif alıyorsun neticede :)

Eskiden arkadaşlarla canımız sıkıldığında gidip bir yerlerde oturmak yerine yol yolculuğu yapardık. Akşam yol sohbeti çok güzel oluyordu, ama bir anda karar veriyorduk.

Bir keresinden sinemaya gidelim dedik, otoparkta yer bulamadık. Ankara'dan İstanbul'a gittik. Taksim, kadıköy gezdik ertesi gün geri döndük.

Bir keresinde akşam evlerimize dağılalım dediğimizde Bolu Abantta bulduk kendimizi. 1 dal sigara içip geri döndük. Aynı şekilde Eskişehir, Konya yapmışlığımız da var.

:) Tek gitmedim ama motosiklet alacağım yakında, o zaman senin dediğin gibi yapma planlarım var. Bence güzel oluyor. Motorla gezip bol bol fotoğraf çekmek istiyorum.

Evet :)

Ailecek yapiyoruz, hadi kofte yiyelim gidip tekirdag'a gitmisligimiz filan oluyor. Ya da random

-ayy sahile gidelim
-hangi sahil?
-birine gidelim iste, yalova sahil olsun bari ^^

Buna benzer diyaloglarla. Cok seviyorum ben:) keske bunu yapacak arkadaslarim da olsa. (Bir de araba kullanabilsem tabi :D)

@razvan rat nick iyiymiş fm oynarken bende çok severdim hey gidi :)

@denizgonen araç dizel hızı da 90-95 gibi sabitleyince baya az yakıyor. onu da önemsemiyorum artık başka yere de gitsem o kadar harcamam oluyor.

@arockm hocam benim de arkadaşlarla sırf çorba içmek için ankaradan eskişehire gitmişliğim var :) yada gece 2 de mangal yakmaya boluya felan giderdik. ama dagıldık öyle şeyler yapıcak kimse kalmadı ki :(

izmir'deki 90 dk uygulamasıyla gezen arkadaşlarım var bu sayede.

istanbul trafiğinden çıldırma noktasına gelmesem tekirdağa doğru süresim geliyor bazen ama sonra arabanın 12.5/100 km yaktığı aklıma gelip film açıorm kendime :F

bunu özellikle yapmama gerek kalmıyor. çok sık şehirler arası seyahat yapıyorum. beni kesinlikle çok rahatlatıyor. huzur buluyorum, hatta hayata karşı idrak seviyem yükseliyor.

Arada bir. Trafiğe girmeyeceğimi düşündüğüm zamanlarda ancak.

benzin 5.5 tl +1

çok istiyorum ama hala yalnız başıma trafiğe çıakcak kadar iyi araba kullanamıyorum :/

Yapasım geliyor fakat ehliyetim yok, arabam yok, vaktim de yok. Bazen işe giderken dolmustan inmek istemiyorum. Genelde en one otururum. Keşke şimdi burada inmesem de dağ bayır gezsem şu ön koltukta diyorum. Nasıl rahatlatıcı olurdu kim bilir.

bir an acaba ben türkiyede yaşamıyorum mu dedim. bu kadar rahat var mı yola çıkabileceğiniz gezebileceğiniz yerler? yollar öküz kaynıyor, sabitleyiciyi açıp etrafı izlemek abartı geldi biraz.

@eindaclub
hocam şehir içinde haklı olabilirsiniz ancak şehirler arası yollar gittiğim yerler. en az 3-4 şeritli yollar kenardan gidene kim neden bulaşsın ki. sabitliyorum 95-100 gibi bir hıza geçiyorum en sağa tıntın gidiyorum. daha bugune kadar uzun yolda öküzlük yapana da hiç denk gelmedim

sırf bunu yapmak için araba almak istiyorum ya. ama onun için de daha çok çalışmam lazım yani çok kararsızım o yüzden :D

şirket arabası sanırım :))

ben de yaparım bazen. şu aralar 250-300 km gibi mesafelere pek gitmiyoruz da 100 km bir yere gitmiştik geçen hafta. dondurma falan yedik, birkaç foto çektikten sonra döndük :)

Valla bunu yapmak önceden çok saçma gelirdi. Sonra bir baktım ki Ankarada bir haftasonu biryerlerde birşeyler yiyip içmeye kalksan abartı pahalı. Artık bende aynen dediğiniz gibi yapıyorum. Ankaradan sabahtan çıkıyorum Bolu, Bursa, Beypazarı, Afyon, Eskişehir vs. Neresi denk gelirse gidiyorum, oralara özgü birşeyler yiyip içip aynı gün akşam da dönüyorum. Ama her hafta yapmıyorum bunu tabii.

iş sebebiyle sık sık uçak kullanıyorum. son 4-5 aydır ankara-istanbul-izmir arasını otomobil gidip geliyorum, bir nevi psikolog seansı gibi gelmeye başladı.
etrafımdakiler buna pek bir anlam veremiyor tabi 50 dakika da gidip gelmek varken niye araba ile saatlerce gidiyorsun gibilerinden konuşuyorlar ama şu aralar umrumda değil.

güzel bir dinlenme şekli hocam, cafelere gidip elinden telefon ile sosyal olacağına denk gelen ilçede yemek yiyip çayını iç.

motosiklet ile yapıyorum dediğini

fikri motorcu arkadaşlardan çaldım zaten :)
motor yok arabayla deneyim dedim. güzel de oldu

yalnız değilsin. arabam olsa ben de yaparım deli gibi.
aslında bu hobinin bir ismi olmalı. acaba var da biz mi bilmiyoruz..

şu benim için efsanedir, bir tünele giriyor, tünel değil sanki yeraltı şehri:
www.youtube.com

youtu.be

benzin ucuzken yapardım :/

arabam yok ama yürüyerek yapıyorum. böyle bir hedefin olmadan boş boş yürümek bile kafa dağıtıyor.

Biz de yapıyoruz, uçak bileti almaya üşenip ankara'ya arabayla gittim, sonra senede 2 kere erkek arkadaşımla antep'e gidip geliyoruz bazen de hadi bi izmit'e gidelim köfteci yusuf'ta köfte yiyelim diyoruz, bence de çok güzel. Keşke kalabalık olsak daha eğlenceli olur tabii.

Çok fazla arabayla gezecek param olmuyor. Araba kapalı duruyor genelde.

Bence seni küçük sanıyorlar.

@beni taniyan yok bu sehirde, cevap-nick uyumu :p

bana da 3 diğerlerinden daha olası geldi.

bence de üç.

Tarzları öyle olabilir. Ben de sürekli kadınların arasında olduğum için alışmışım, erkeklere de bazen canım tatlım bebeğim diyebiliyorum.

sen erkek değil miydin loo?
4- alışkanlıktan

Günlük dillerinde kullandıkları bir şey canım ve tatlım. Ayrıca amir pozisyonda oldukları için senin kendini onların yanında kötü ya da huzursuz hissetmemen için yakınlık kurarak seni rahatlatıyorlar. Bu seni sevdikleri ya da en azından olumlu baktıkları anlamına gelir. Ben de onlarca kişinin amiri posizyonundayım çoğu yaşıtım ya da küçüğüm. Özellikle yeni başlayan biriyse kendini rahat hissetsin diye özellikle sıcak davranırım. "sor canım" ya da "tamam tatlım" kullanırım.

Yani bilmediğin ama artık öğrendiğin mevzu :)

erkeğim ben bu arada.

başta kadın sandım da erkekse daha fena ya. küçük gösteriyorsun belki de.

seni kişilik anlamında zararsız görmüşler ve üstün oldukları için rahatlıkla içlerinden geçeni diyebiliyorlar. başka bir anlamı yok bence

Şu diyaloğu kur:

-zeynep hanım size bişey soracaktım?
+sor canım sor tatlım
-sizce ben kaç yaşında gösteriyorum?

üstün oldukları için. %100

kimse şimdiye kadar nasıl dememiş şaşırtıcı ama bu arkadaşlar sana yürüyo olmasınlar ?

yaşınızı fark etmemiş olabilirler, onlar sizden büyük de siz fark etmemiş olabilirsiniz.
eşcinsel olduğunuzu sanıyor olabilirler. Eşcinsel bir arkadaşım, "sırf gay olduğum için insanlar bana tatlım diyebileceklerini sanıyorlar" diye isyan etmişti bir keresinde, ondan dedim.
bir de samimiyetten işte, kötü hissetmeyin diye olabilir.

sizin üstünüz oldukları için bunu bu şekilde ifade etmeye çalışıyorlar. eğer çalıştığınız şirket kadın çalışan yoğunluklu ise normal.

tabii ki de üstün oldukları için.

Kadınsal sinsi ezme taktikleri.

1 veya 2 olsaydı bunu fark ederdin, çünkü tonlamasını ona göre yaparlardı.

Diğer çalışan arkadaşlarına karşı nasıllarmış ki? Ben allahın stajyeriyken üstüm gittiğim 2. Gün üstüm boynuma atlamıştı özledim diye. Oha noluyoruz diye şok geçirmiştim ama departmanındaki herkese karşı öyle davranan aşırı rahat biriymiş. Bazılarının samimiyet göstergesi öyledir belki

üst ün oldukları için yapıyorlar. bunu şöyle test edebilirsin. o sana sor canım dediğinde, sende ona canımlı cevap ver, yüzünün aldığı şekle ve jestlerine dikkat et, bozulduysa çıkarımımız doğru demektir.

şirket birleşimiyle aniden aynı ekipte olduğumuz benimle aynı yaşta ve aynı pozisyonda bir kız var. benimle konuşurken canııım nasılsıın diye telefonu açıp kuzucum çok öptüm seni bitanem diye kapatıyor ben şok. konuşurken arada aşkım bebeğim falan diyor. bi de tatlı bi kız kızamıyor insan. bana çok ters gelse de bazı insanların konuşma tarzı öyle, ofiste ben de müdürler hariç aşırı uzak olmadığım insanlarla konuşurken canımı kullanıyorum, vıcık vıcık olmayan ama samimiyet gösteren bi kelime bence doğru kullanılınca. müdürlerin bence ezmek yerine samimiyet göstermek için kullanıyorlardır.

edit: erkek olduğunu sonra gördüm, olsun ne fark eder.

çünkü üstlerin.

Bana gülüm diyen çalışma arkadaşım vardı. Boş ver çok dert etme bence.

ne güzel işte ya :D öbür türlüsü daha kötü olurdu.

yakın görüyorlar kendilerini e bir de üstlerin olunca ''bilmemne beğğy!'' diyeceklerine ''canım,balım ^_^ '' diyorlar. şanslısın bence.

Yemene bağlı. Kilo bile alabilirsin. 10 kilo da verebilirsin.

hepsini tek seferde yürümek baya baya zor ama zaten düzenli spor yapıyorsan ve gerekli erzağını da alırsan bi kilo değişikliği yaşayacagını sanmam.

509 km yi niye 1 ayda yürüyosun onu anlamadım. O yürüyüş değil bildiğin gezinti bence tabi amacın kilo vermek değilse no problem.

Şu kadar kilo verirsin demek zor ama dehidrasyondu şuydu buydu derken bi 5 kilo versen bile sonrasında hızlı bir şekilde tekrar alırsın o kiloları, kalıcı olmaz.

Ne yediğine bağlı.

zaten orada yemek-su sıkıntısı olduğu için öyle abur cubur bilmem ne yiyemeyeceğin için verirsin.

Yıllardır aynı bok. Bin kere imza filan toplandı, sırf benim yurdumda 8 kişi ısırıldı ama hiçbir şey yapılmıyor. Kütüphaneden yurda yürüyemem diye akşam erken dönüyorum çeteler yüzünden.

Bir de bunu savunan bir grup insan var, bizim onların yaşam alanını gasp ettiğimizi iddaa eden. O kadar hayvanseverler ki sahiplenmek yerine sokakta bakmak hoşlarına gidiyor.

İTÜ'ye sık sık işim düşer ve sık sık giderim.

Her gittiğimde de bu sorunla karşılaşırım. Çok sayıda köpek var. Ama insanlar bir şey yapmıyor.

Twitterdan ibb beyaz masa hesabına yaz bu durumu, onlar ilgilenebilir. Fazla köpekleri alıp hayvan barınağına götürebilirler, İBB'nin hayvan barınağı var. Umarım bir şey yapılır.

Arabayla defalarca kaza atlattım onlar yüzünden.

Bi arabanın etrafında dön bak diş izi vs var mı? Süleyman Demirel'in önünde bizim arabaya saldırmışlardı. Biz tabi 15- 20 km/sa ile gidebiliyoruz ki hayvanlara da bir şey olmasın diye, çünkü ön tarafta da tamponu ısırıp geri geri koşan bikaç mal vardı. 0 halde 8-10 köpek ve biz ilerlerken arabayı ısırdıklarını kafa falan attıklarını hissedebiliyordum içeriden, bildiğin sallanıyordu araba. Neyse durunca bi bakayim dedim, ne göreyim araçta diz seviyesinde çepe çevre diş ve pati izleri...

İşin ilginci kuryelere alıştıklarından mıdır nedir, motosikletle gece dahil çok girip çıkarım okula, hele ki o eşkiya köpeklerin olduğu etiler kapısının oradan bile, ama daha motordayken kovalamadılar hiç.

İnsan sayısı artınca sakinleşiyorlar. Karanlık saatlerde çıkma çok. Bir de yanında yiyecek bir kaç şey olursa bir süre sonra kanka olursunuz.

Küçük alanda çok köpek varsa gövde gösterisi gruplaşma ve saldırma her zaman olacaktır ben 17 yıldır öyle bir yerde oturuyorum her yanım orman. Şikayet edince değişeceğini sanmıyorum bi çeteyle arkadaş ol iki mama ver onlar seni diğer köpeklere karşı korur.

sorun çözülene kadar taktik vermiş olayım. köpeklere dik dik bakarsanız veya görünce donup kalıp korktuğunuzu belli ederseniz kovalar. normal insanmış gibi yanından geçip giderseniz bir şey yapmaz. en fazla birkaç kez havlar susar. bisiklet arkasından da kovalar ama siz durursanız o da durur. öyle mal mal koşuyorlar yani. bir de yemek çemek verirseniz de dost olursunuz hayvanlarla. herkes düşman gibi yaklaşıyorsa onlara, onlar da düşmanlaşmıştır zamanla muhtemelen.

köpekleri seviniz, sevdiriniz.

Yok bunlar tekken dünyanın en sakin köpekleri, hatta travmatize olmuş gibiler, korkup çekiniyolar tekken ama bi araya gelince de kafayı yemiş gibi oluyorlar. Yemek veremem çok yaklaşıyolar yemek verirken, erkek arkadaşım verirken kaç kere gördüm, o yüzden onu yapamam.

KUDURUN

şaka bi yana bizde zamanında çok çektik, forumlarda efsane tartışmalar döndü
rektörlüke her türlü bildirim yapıldı ama sonunda köpekler kazandı

Ben de soğuk ve kapalı hava seviyorum çünkü sokakta ve sevdiğim dağ bayır yerlerdeki insan sayısı azalıyor. Yazın daha az evden çıkıyorum. Kışın hep dışarıdayım.

benim de en nefret ettiğim günler perdeyi araladığımda gökyüzünü gri gördüğüm günler :/ niye böyle?

Bölgesel zayıflama diye bir şey yoktur. Kollarınızı zayıflatamazsınız ancak cüzi bir miktar sıkılaştırabilirsiniz.
İnternetten biceps ve triceps videoları bulun. Nasıl yapıldığını iyice inceleyin. Bu kas grupları için 3er hareket seçip haftada bir gün biceps, bir gün triceps hareketlerini 15 er tekrar yapın. Ağırlık olarak yarım litrelik dolu pet şişeler kullanabilirsiniz.
Not: Beklentinizi yüksek tutmayın.

Bölgeye özel yağ yaktıracak bir egzersiz yok. Diyet yapmalısın. Genetiğin seni kollarından yağlandırıyorsa diyet yaptıkça zamanla oradan da yağ yakar.

Gömlekleri soğukta yıka.
Bir tekstilci zamanında şey demişti gazetede okumuştum:
"fatih terim türkiyede antrenörken ceketini silkme tiki vardı, (zaten tripli bi adam, iyice abartmıştı), italyaya gidince geçti. İtalyada kalıplar türk vücut yapısına yakın, türkiyede kalıplar ise kuzey avrupa vücut tipine göre olan kalıplardan kopya."
Standart olmaya çalışma bence, cinsiyetini anlayamadım ama muhtemelen kadınsın, kolları incelteceğine diğer yerlerini kalınlaştır. Ve kendine uyan kalıpları olan bir marka ara.

bilekleri ve ön kol kısmında kas yapın derim. daha düzgün olur.

freeletics

iş hayatında hislerle hareket etmek yüzde100 yanlış. doğrudan hislerle alakalı bir işiniz yoksa tabi.

çok acele yanıt gerekmiyorsa; araştırıp tartmalısınız sanırım seçenekleri.

Yol, işin zorluğu, sana katacakları ve maddi kazanç. Bunlara bakacaksın. Görüşmeye gidersen de amirin olacak insanların karakterini az çok çözmeye çalışacaksın.

Şartların bütünü dikkate alınmalı. Para, zaman, koşul. Vs. Tazminat durunu.

- pozisyon tatmin düzeyi
- çalışma koşulları (vardiyalı, mesaili, haftasonu çalışmalı)
- maaş
- yan haklar
- karşı firmanın pazardaki payı
- mesafe
- görüştüğüm insan tipleri
- çalıştığım yerdeki mutluluğum/mutsuzluğum, tatminlik seviyesi
- maaş
- karşı taraftan çıkarken pazardaki geleceğim

ben görüşmenin ardından, iki işten de bağımsız olarak hayatımda benim için önemli olan şeylerin listesini yapıp hangi iş daha fazlasını öneriyor, ona bakardım.

örneğin hemen kabataslak söylemek gerekirse, maaş, entelektüel ve mesleki tatmin, yolda geçecek süre, tatillerin süresi, işi yapabilmek için sosyalleşmek zorunda olduğum profil gibi şeyler benim için en önemli olacak şeylerdir muhtemelen de bu sırayla. Hangisi buna ağırlık veriyorsa ona giderdim (yasal başka bir bağlayıcılık olmadığı sürece tabii).

Şu anda bulunduğum firma küçük bir şehirde yerel bir firma. Buradaki pozisyonum gayet iyi. Ama teklif edilen iş kurumsal bir firma. Farklı bir şehir. Bulunduğum şehirde yüksek lisans da yapıyorum. Kısacası şu andaki hayatımdan vazgeçip başka bir hayata atılmam gerekecek. Bekarım beni bağlayan bir sey yok. Parasal anlamda evet bir iyileştirme olacak. Haftasonu çalışıp çalışmama özel sektör için belli olmuyor iş varsa gidiyorsun. Sadece Şunu soruyorum kendime gerçekten bir kariyer için bulunduğum şehri arkadaşları bırakıp disiplinli ve stresli bir işte çalışmak mı ? Herkes için koşullar değişebilir tabi kişisel özellikler vs yine de düşünceleri merak ediyorum. Bir de Cidde'n bu kadar kararsız olmama etken ne onu bilmiyorum.

üniversite hazırlık döneminde serdar yayında dinlerdim akşamları. şakayı merakla beklerdim.

Arabada Joy çalıyor hep.

ara ara cenk erdem

modern sabahlar, genelde yoldayken.

Arabada Açık Radyo.

radyo a

arabadayken powerfm dinliyorum, sabah mustafa mı ne var akşam da bay j

en son 10 sene önce filan dinledim sanırım. hiç dinlemiyorum. podcast etc dinliyorum.

radyo artık araç dışında dinlenmiyor. radyolarda farkında zaten durumun.

Radyo tiyatrosu severim.
Bunun dışında çalışırken venice classical ve eksen dinlerim genelde. Arabada usb tercih ediyorum.

arabada radyo shema
öğlen vaazları güzel oluyor

Sabah ve akşam trafikte, çoğunlukla Power FM

Max fm dinliyorum, çalışırken ve yolda.

bbc 6 dinliyorum. canlı dinlediğim arada gideon coe var. onu gece evde boşsam arkada müzik olsun diye açıyorum. diğer takip ettiğim programlarıysa (jarvis cocker, iggy pop vs) indirip yolda dinliyorum. +bir de arada başka programlara ilgimi çeken bir konuk katılmışsa (mesela geçenlerde ian rankin vardı, 2 hafta önce ken loach falan) onu da banttan evde dinliyorum.

metropol fm. her Sabah ise giderken ve aksam isten donerken. yayincilarla akraba olmam yakindir.

radyonom cenk erdem. sanırım şarkıları da onlar seçiyor. çok iyi.

ben genel olarak beğenmiyorum. güzel değiller bence. ama bence. bana bakma sen yine çünkü çok beğenen insan da görüyorum.
ilk linkteki bi derece iyi yine.

1 ve 4 fena değil.

ben de hiçbirini beğenmedim açıkçası. özellikle 2 numarayı lütfen almayın.
skechers'ın beğendiğim modelleri olmuştur şu zamana kadar. illa bu markadan alacaksanız daha güzel seçenekleriniz olmalı sanıyorum.

1 numara bir kadının ayağında sevimli görünebilir.

skechers fanı ve evinde 6-7 çift skechers olan bir insan olarak hiçbirini beğenmedim.
gri ayakkabı sevmiyorum, bej belki olabilir, çok renkli ayakkabı da beni alamadı üzgünüm.

2 haric guzeller

@veritas evet bence de çok güzel sayılmazlar. ama çoook rahatmış.

1 güzel

@cosmicgadin, evet skechers'lar için hep öyle diyorlar ama bir yandan da baya koku yapabiliyormuş.
www.sikayetvar.com
ben markayı beğenmiyorum açıkçası. bu tarz ayakkabılar hoşuma gitmiyor. adidas fanıyım.

1 güzelmiş anneme alabilirim.

1.yi beğendim ama 2'den çok korktum.

Konuyla alakasiz fakat bu site guvenilir bir site mi arkadaslar? Ben ilk defa duyuyorum.

1 idare edebilir.
diğerleri çok kötü.

Ve soruya cevap, ben de hicbirini begenemedim

@balpolen
spx avm'lerde mağazası olan bir yer, intersport gibi. güvenilir.

Hiçbiri güzel görünmüyor maalesef.

2 ve 4 leş ötesi.

1 iyi gibi.

bence hepsi kötü ama illa bunlar olacaksa diye dedim. bu tip ayakkabıları hiç beğenmiyorum.

1 iyi, diğerleri :(

al birini vur birine maalesef
genç isen 4 belki.

More eggs moreeeeeee!!!

Yağlı lor ya da daha fazla yumurta.

bu haliyle doyuyorum aslında ama çok ısrar ettiniz bi tane artırayım sayıyı. güzel de bi tatlı lor yabıştırabilirim içine. x tohomu y baharatı gibi bi öneri yoksa aynen devam o zaman.

Kaymak da baya iyi oluyor.

Yoğurt ekleyebilirsin, chia tohumu ekleyebilirsin.

Ben süt+yulaf ezmesi+yarım muz+chia tohumu+(bazen)keçiboynuzu özü şeklinde bir karışım yapıyorum. Buna çiğ yumurta da eklenebiliyor ancak ben sevmiyorum bir de bakteri falan olabiliyormuş (ne kadar doğru bilmiyorum).

Edit: Baktım şimdi, @krem peynir'in dediği gibi, yumurtanın kabuğunda salmonella bulunabiliyormuş. www.fda.gov
Fda'nın sitesinde yumurtaları sarısı ve beyazı katılaşana kadar haşlayın, tavaya kıracaksanız cıvık kısmı kalmayana kadar pişirin, çiğ kullanacaksanız kabuğu sterilize edilmiş veya pastorize yumurta kullanın diyor.
Tabii bu biraz "fazla" önlem sanki, lıkır lıkır çiğ yumurta içen çok insan var, ama yine de riske atmamak iyidir. Bilgi olarak burada bulunsun:p

peggy +1 ben de bu formülden yapıyorum.

lor + seviyorsan çörek otu. hem yağı da biraz artırmış olursun çörek otuyla.

tamamen aynı durumda hissediyorum. IQ m 10 puan düştü gibi sanki. Eğer özlediysen akademik yağmayı düşün ama istemiyorum diyorsun

Amaçlarla alakası olabilir diye düşünüyorum. Ortada ulaşmak istenen bir hedef olmayınca motivasyon, motivasyon olmayınca da çaba olmuyor. Dolayısıyla kendinize hedefler koyabilirsiniz. Eğer iş ile alakalı bir hedefiniz yoksa bu kendinizi geliştirmeye yönelik olabilir. Ancak burada bence kendini geliştirmenin hobi seviyesini aşması gerekiyor. Mümkünse kendinizi belli bir yükümlülük altına sokun ki 3. gün vazgeçmenizi engelleyecek bir etken olsun. Ne bileyim bir kursa başlamak ya da birine bir şeyi yapacağına-başaracağına söz vermek vb. gibi sizi maddi ya da manevi yükümlülük altına sokacak bir şeyi boşvermeniz daha zor olabilir. Bu aşamada arkadaşlarınızdan da faydalanabilirsiniz. Mesela dil öğrenmek istiyorsunuz ama tek başınıza kursa gitmeyecek ya da evde oturup çalışmayacaksanız bunu size eşlik edecek bir arkadaşınızla yapılacak bir faaliyete ya da ortak hedefe dönüştürürseniz, motivasyonunuzun düştüğü anlarda "Ahmet'e ayıp olur" gibi bir düşünceyle devam edebilirsiniz.

İş koşullarınızın sizi serbestiyete itmesi, iş kaygınızın olmaması en büyük nedeni olabilir. Spor yapıyor musunuz bilmiyorum ama eğer yapmıyorsanız yapın. Bu sizi daha disiplinli hale getirir. Tabi spor da düzenli yapılması kaydıyla

3-4 senedir ayni durumdayim. spor, hobi, hatta askerlik. ne varsa denedim, yok degismiyor, emekli gibi hissediyorum. dolayisiyla bir tavsiyem yok, gelecek tavsiyelerden nasipleneyim ben de.

"Zamanım çok, ondan bir dolu ekstra iş yapmalıyım" kafasını bırak ve sadece bir tane meşgale edin fazladan, iki değil.

her insanın böyle aptallaştığı, haketmese de taviz verdiği insanlar olur. kendini suçlayacak bir durum yok. geç olmadan uyanıp kurtarmışsın kendini. artık üzülme.

Lol birbirinize uygunsunuz.

ahlaksız değilsin. kötü bir insan da değilsin.

kötü bir insan degilsin ama insan bilmedigi zaman daha mutlu. artik birak bennce, daha fazlasi icin ugrasma.

bu seni ahlaksız ya da kötü bir insan yapmaz, sadece aptal birkaç gün geçirmişsin ve bitmiş. böyle ajanlıklara soyunma bir daha. insanlara güvenmeden önce de dikkatli ol. kendine iyi bak. bye.

yazdıklarınıza göre ikiniz de güvensizliğinizi birbirinize itiraf etmişsiniz. tek fark siz en başta etmişsiniz, o sizin bir miktar güveninizi kazandıktan sonra etmiş (ki bu onun daha da güvensiz olduğunu gösteriyor)

güvensiz insanlar birbirlerini çekerler. ''korktuğun şey başına gelir'' diye bir söz vardır. onun doğrusu şöyle ''insan korktuğu şeyi başına getirir''

siz ikiniz güvenmek için birbirini arayan insanlar değilsiniz. ''kendine güvenini arayan'' iki insansınız. bu ortak noktanız sizi bir araya getirmiş. ortaya tabii ki bir ilişki çıkmamış. allahtan da çıkmamış. diğer kişi biraz daha becerikli bir yalancı olsaydı nur topu gibi psikopat bir ilişkiniz olurdu. (ki böyle evlilikler bile var bir sürü, evlerden ırak)

ne ahlaksızsın ne de kötü. merak etmişsin öğrenmişsin, üzülmeye değmeyeceğini görmüşsün. onu kandırmak gibi düşünme bence öyle değil.

Kimseyi takıntı yapma. Kimsenin üstüne düşmesine dayanarak da ilişki yaşama.

Bence orantılı.

her zaman değil ama evet genelde öyle.

Değil. Fiziksel beğeni ve cinsel kimya önemli olan.

her aşık oldugunla iyi seks olmuyor, her iyi seks aşk gerektirmiyor.

aşk takıntıları bundan mı sorusunu duymamis olayim. bu ufacik soru şunlari düsündügünü ortaya koyuyor.

1- kadinlarin aşk takıntısı var.
2- aşk takıntısı kötü bir sey.
3- aşk takıntısı anlaşılmaz bir durum / belki aptalca. hicbir sebebi yok. acaba bundan mı?
4- kadınların hepsi tek bir kocaman monolitik bir grup. bireysel olarak hicbir farklari yok. bütün kadınların bütün aşk takıntılarını çözmek icin orgazm sayisina bakmak yeterli.
5- orgazm sayisi/siddeti güzel birseydir. takıntı olsa olsa bundan olur.

kafayi degistir bebegim. bu kafa ile cok zor.

Kadınlar seks yaparken daima başkasını düşündüğü için farketmiyor o an kimle seviştiği aşık olduğu falan.

Aşk kolay birşey olmadığı için, herkes arıyor, anca arıyor yani :D

Bulmak lüks.

Bunun orgazm ile alakası vardır mutlaka. Ama partner kötüyse yine orgazm olamayacak kadın.

Bence olay tamamen çekim ile alakalı. Cinsel çekim şart.

Aşk değil de ten uyumu arayanlardanım ben. Kadınlar da bunu biliyor ve artık ten uyumu arıyorlar

Asuman Krause diyor ki:

Dert etme aşk bulur kendi yolunu. Ellerimle kazmam ben kendi kuyumu. Bilmeliyim önce huyunu suyunu. Sonra çok önemli tenimizin uyumu.

Son cümle önemli.

Ayrıca @thewizardofearthsea'ye +ONYÜZBİNMİLYONBALONCUK

aşık olunca sekse korkuyorsun, ya kötü olursa korkusu fena.

aşıkken seksin berbat olması lanetli gibi hissettirir insana.

her zaman olmuyor yani.

Tam değil; bir milyon parametre var. Örneğin, bilmemkaç aydır, vb. sevişilmemişse ilk sevişmede sayı, şiddet coşuyor ama daha iki saat önce seviştiğin ve aşık olduğun adamla pek bir şey olmaz.

thewizardearthofthesea haklı ama bir iki açıklama yapayım. Sevgilim olmayan bir insanla sevişmedim ama artık aşkın bittiği ve ayrılma aşamasına geldiğimiz sevgili ile seviştim. Tercih ya da bilinçli değil, öyle denk geldi. Genelde sevgilim oldu. Aşık olmadığım insan tahrik etmiyor, atıyorum, vücudu güzelse 'Aferin, iyi yapmış. Tebrik ederiz, yola devam' deyip geçiyorum. Tahrik etmiyor. Islanmayınca da zaten sevgilin olsa ayrı kötü sevişme, sevgilin olmasa da ayrı kötü. Islanması için ancak uzuuun süre seks orucu tutacaksın, kendine de dokunmayacaksın, için düdüklü tencere gibi fokur fokur kaynayacak, da ancak yoldan geçen bir insan yürüyen organ olacak gözünde.

Bir de hoşlanmak da değil, diyelim sevgilim yok, aş-şırı uzun süre oldu ve artık duvarlarda koşmaya başlayacağım. Öyle bir durum olmuyor, onu da açıklayayım. İstek bir anda geliyor ve o an hallolmazsa çok uzun süre dayanmıyor; iki saat bilmmenereye git, birini bul, konuş, birinin evine gidilsin, onun performansı nasıl olacak, 'Ay o bacağımdaki kıl tanesi mi' diye kafaya takacağım, karşıdakinde STD var mıdır ya da 'Ya pencere dönemindeyse ve haberi yoksa' diye düşüneceğim, tahrik geri kaçacak, yeniden tahrik olmak için içeceğim, adamın sonrasında manyak çıkıp çıkmayacağı belli değil, onu kafaya takacağıml; değmez ki! O an gelmişse ve işyerinde falan değilsem, o an olacak o! Sen çıldıracaksın ve o an aşık olmadığın biri hazır ve de nazır olacak, senin kafanda hiçbir soru olmayacak ya da etik hiçbir engel olmayacak, hepsi o an denk gelecek ki aynı şiddeti alasın. Yıl oldu 2017; kendi kendini canının istediği an rahatlatmanın üçbinbir yolu var. Vücudunu tanıyorsan ve nereye ne istediğini biliyorsan, performansı iyi bir aşık kadar iyi olabiliyor. Hiçbir şeyle uğraşmıyorsun, kafaya takmıyorsun. Tüm sinirini alıyor ve pamuk gibi oluyorsun. Ondan sonra da 'Dünyada savaşlar neden var ki, oysa barış ne güzel' diye pespembe bir kafa ile dolanıyorsun, temiz.

Tabii, 'Aşık olayım da sevişeyim' bir modern kadın düşüncesi. Aşık olmadan sevişen kadın da modern de; Afrika kabileler belgeselelerinde bulan bulduğu ile çöküp sevişiyor.

Sonra aşık olduğun kişiyle güzel olmayabilir, sen aşık oldun diye sevişme güzel olacak diye bir kural yok; ten uyumu çok çok çok önemli. Her şey hüsranla da sonuçlanabilir. Yani, sadece aşık olmak da yetmiyor. Dolayısıyla, şiddet middet de yalan olabilir her an.

İşin mekanik kısmı her türlü oluyor ama duygusal kısmı olmayınca biraz yavan oluyor. Yani, çok güzel bir yaprak sarması gelir, heyecanlanırsın ve sonra da 'Sarma diye tedim ama çok da güzel olmamış. Şimdi anamınki olsa da yalana yalana yesem' dersin ya, öyle oluyor. Mekanik kısmı tamam ama karşındaki ile bir olmak çok daha güzel, çok daha bütünleyici ve cinsel bölgeler dışında ön beyni de tatmin edici bir şey. Bu arada cinsel bir konuda annemin sarmalarını kullanıp konuyu iğrençleştirdiğim için kendimi takdir ettim.

Bir de Playground Love'ın yanlış tespitini açıklayayım. Başkasını düşünme kısmı külliyen yalan. Kadın solo ya da çift sevişirken bir şey düşünmüyor, düşünemiyor. O an yanındaki insandan iyice uzaklaşıyorsun. O arada bir şey düşünmeyi başarabilen kadın varsa tebrik ederim, bayağı bayağı tebrik ederim. Herhangi birini düşünmekle 'Sevişirken ben aynı zamanda muhasebe programı için kod yazabiliyorum ve alfa testini yapabiliyorum' aynı şey. Nereye düşünüyorsun başka birini. Düşünme mekanizması o an iptal, yok. Düşünebiliyorsa tahrik yok demektir bana göre. Zaten dünyaya dönünce 'Aaaa, sevgili de buradaymış meğer. Ne zaman geldin sen' oluyorsun, sonra da 'Aaa doğru ya, sen buradaydın' oluyorsun kısa zamanda. Bilmiyorum, mekanizması başka olan kadın varsa, söylesin. Ben de öğrenmiş olayım.

Evet orantili. Erkegin omuz genisligi ile bile orantili.

@aychovsky sadece son paragrafı okudum yine destansı uzun yazmışsın da yani neden bu kadar abartmak? gri'nin 50 tonunu okur gibi oldum, içindeki tanrıça da zirveden yuvarlanıyor mu? anlatsana biraz, dünyaya dönmek falan derken :/. Tamam zevkli de bu kadar abartmayın nolur ya, yapmasak inancaz :D tebriklerini de mesajla iletebilirsin, bazen düşünmem ama bazen düşünceler gelir aklıma gayet de düşünürüm, bir başkasını düşünen kadınlar da tanıyorum ayrıca çok olmayacak bir şey değil. Ten uyumunun %100 uyumlu olduğu, aşık olduğun, her sevişmede inanılmaz zevk aldığın birisiyleyken bile seks sırasında bir şey düşünebilirsin, bu da gayet normal.

büyük oranda evet.
ama olmadığı durumlar da olabilir.

thewizardofearthsea'nin de dediği gibi.
her aşık olduğunla iyi seks olmuyor, her iyi seks aşk gerektirmiyor.
ama hem aşıksan, hem de seks çok iyiyse, o zaman da onun önüne kolay kolay bir şey geçemiyor.

@beni taniyan yok bu sehirde Başka kadınları alındırmak ya da çok çılgın seks hayatım olduğu için yazmadım. 50 shades'lik için değil ya da tamamen zevk için değil, atıyorum gıdıklanırken ne kadar düşünebilirsem, sevişirken o kadar düşünebiliyorum ben. Biri beni gıdıklarken zevk almıyorum, tam tersine acı çekiyorum bayağı. Yoksa, işin orgazmla şiddetle ilgisi yok. Gerçekten düşünemiyorum. Ya da o milisaniyelik hapşırma anında ne kadar düşünebiliyorsam, o kadar düşünebiliyorum. Ya da yere düştüm ve bileğimi çok kötü burktum diyelim. O an acıdan başka bir şey hissedemiyorum, gözüm kararıyor ve çevremi algılayamıyorum. Sevişmede de, gıdıklanmada da, hapşırmada da gözüm kararır, çevreyi algılayamam ben, o anlık koparım ben. O anlar annem gelse tanıyamam. Sevişmenin etkisi biraz daha uzun sürmesi.

Genelleyici yazmam kötü olmuş ama bunu kendimi genellemek için yazmadım. Psychology Today'de okumuştum birkaç yıl önce. Onda da bu durumu anlatıyordu. O yüzden genellemeyi yapma cüretinde bulundum. Demek ki yanlış bir genelleme imiş, özür dilerim.

kadının sevişirken başka bir şey düşünmesi onu olaydan ve ortamdan koparıyor, bu konuda aychovsky'ye katılıyorum.

yani ya oradasın ya da değilsin.
o sırada başka bir erkeği düşünmek de, alışveriş listesi yapmak da aynı etkiyi yaratıyor bende.
olaydan koparsam, geri geldiğimde birden bire, "ne yapıyoruz? bu adam neden kendi kendine tepinip duruyor?" falan gibi bir kafaya sahip oluyorum.
ondan sonrası da, "bitse de gitsek"e dönüyor.
hoş değil.

o yüzden zaten erkeğin asıl becerisi, kadını olaya angaje edebilip, süre boyunca orada tutabilmesidir bana göre.
ilgiyi ayakta tutabilmesi belki diğer her şeyden daha önemli.
çünkü monotonlaştığı anda, sağa sola bakarken halının deseni bile dikkatimi dağıtabiliyor mesela.
ki dikkati dağınık biri değilimdir.

bu durumda, duyuruyla bağdaştıracak olursak, aşık olduğun insanlayken dikkatinin daha zor dağılması da olaya biraz yardımcı oluyor diyebiliriz.

bunun dışında, kadının aşk takıntısı başka birçok nedene bağlı.
bir ilişkide kadının en önemli motivasyon noktası değerli ve öncelikli olmak.
erkeğinki de yeterlilik.
yani yeterli hissetmediği anda ya dışarı yöneliyor ya da gidiyor.

kadınlar olarak doğa gereği ilgiye, alakaya, sevgiye, şefkate ihtiyaç duyuyoruz.
çünkü hayatı oradan işliyoruz ki, çocuk da büyütebilelim.
çocuk ilgiyle, sevgiyle, şefkatle büyür.

verdiğin bir şeyi, almak da istersin.
bunu bulmanın en güvenilir, sağlıklı ve kolay yolu da aşk.
bir erkek ancak aşık olduğunda ilgili, sevgi dolu ve şefkatli olabiliyor.
normalde öyle olan da vardır elbette, şimdi herkese duygusuz muamelesi yapmayalım da, hani kadının bir ilişkide bunu hissetmesinin en kısa yolu aşktır diyelim.

bununla birlikte seks de iyi olursa, o zaman zaten önceki cevabımda da dediğim gibi, aşk da besleniyor, ilişki de.
çark gibi yani, birbirini döndürüyor.

kötü seksin aşkı bitirdiği ya da soldurduğu da bir gerçek sonuçta.

Yok alındığımdan dememiştim, yani biz de niye yok böylesi vay arkadaş değil bahsettiğim şey, bence oluru bu kadar da belki o sana dünyaya dönmek gibi geliyordur bilemiyorum.

Herhangi bir şey düşünmemeyi hadi bi nevi anlarım da, ilk yazdığımda unutmuşum bahsetmeyi, sevgilinin varlığını unutmak gerçekten çok abartı geldi, bireyseldir bi şey diyemiyorum tabii herkesin olaylara verdiği tepkiler farklı olabilir neticede. Bir de Psychology Today'deki o yazıyı okumadım fakat mesela psikoterapist Esther Perel sık sık kişilerin seks sırasındaki dikkat dağılmalarını ve konsantre bozukluklarını tahrik eksikliğiyle ilişkilendiriyor, sen de kendi durumunla birleştirip bu sonuca varmışsındır belki. Ayrıca özürlük bir şey yok estağfurullah efendim.

öncelikle cevaplar için teşekkürler. aydınladım ekstra konularda da. konuyu kişisel tecrübelerime göre sordum, seks tanrısı değilim, seviştiklerim de normal insanlar. genelleme yapmak için değil bilgilenmek içindi soru. tekrar teşekkürler, sevgiler.

Aşk + seksin iyi olması için gerekli diğer tüm etkenler cepte ise, evet.
Etkenlerden birinde sıkıntı olsun, o iş sıkıntıya girebilir ama.

Çok acı ama benim için evet.

Bazı kadınlar için hayır

Genel olarak ise hatunun g noktası kulaklarında (ona güzel şeyler sööle)

Hepsinde değil.

kadınlar toplumsal genel geçer ahlak yargıları/kalıpları yüzünden iyi seviştik beaaahhh, ama hakkat iyi seviştik diyemediği için çok aşıktım/aşığım/seviyorum moduna girip en başta kendini, sonra adamı kandırıyor. daha doğrusu her iki tarafta ne olduğunun gayet farkında ama bu rollerden ne erkek ne kadın sıyrılamıyor genel olarak, herkes rolünü oynuyor. aynı kalıplar yüzünden seks hayatında gerçekten içinden geldiği gibi davranamadığı, kendi bedenini yeterince tanıyamadığı, bedeniyle barışamadığı için zaten türk kadını çok az orgazm oluyor veya hiç olmuyor.

bunu halledebilen, üstünde kafa yoran kadınlar bu kalıplara ihtiyaç duymuyor.

aşk+ten uyumu+karşılıklı şeffaflık varsa mis gibi yaşar orgazmlarını.

aşık olunan dönemde hem kadında hem erkekte en net gözlemlenen değişim dopamin miktarındaki artıştır. dopamin arttikça kendisi gibi uyarıcı bir başka nörotransmitter olan norepinefrinde artışı tetikler. aşık olmayı takıntı haline getirenlerde bir tür uyarıcı madde bağımlılığı olduğu düşünülebilir anfetamin gibi. ani sonlanan ilişkilerde terk edilen kişide görülen belirtiler de uyuşturucu kesilmesi yaşayanların haline benzer zaten. birkaç kez gerçek anlamda aşık olmuş insanların bu bağımlılığı geliştirmesi anlaşılabilir bence.

cinsel istekte ve dolayısıyla alınan zevkte artış konusunda da, dopamin artşı testosteron seviyesinde artışa neden olur. Hem norepinefrin hem testosteron için cinsel isteği artırdığı söylenebilir. bu nedenle aşık olduğumuzda daha heyecanlı ve daha fazla zevk alınan, akılda kalan cinsel birliktelikler yaşayabiliriz.

biyolojik olarak bunların hiçbiri kadın ve erkekte farklılık göstermez.

Hangi sehirdesin? Eğer moral olacaksa park bahçe gezebilirsin/ gezebiliriz/ ufak bir zirve bile yapabiliriz. Madem konu sağlık.. güçlü bir devilred için ben davarım.. pardon.. Ben de varım. Ciddiyim

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

ben de sağlık probleminin ne olduğunu merak edenlerdenim. estirirsin tabi. saçı çok kesilen adama dedikleri gibi. kökü sende. üzülme

Dert ettiğin şeye bak hele. Yaza bile kalmaz düzelmesi

ben de aynı sorundan uzun süre muzdariptim. boyun egzersizlerini eksiksiz yap, biraz hareket et, düzgün bir yastikta yat, birkac aya geciyor.

ama adettendir, söylemeden edemeyecegim, gerginligin icin de tiroidlere baktir, bence tiroid de yüksek sende :P kıps <3

adına sevindim. geçmiş olsun.

geçmiş olsun. psikiyatrist ilaçları dayamadan önce seni yönlendirebilirmiş. sen rahatsızlığın ortaya çıkınca hemen doktora gitmişsin. kendine yüklenme.

Aylardır süren dertlerinin çözümünün olduğunu öğrenmişsin. Bundan daha iyi ne olabilirdi ki? bahar da geldi mis gibi . Ne derdim var benim diye dolaşmak yerine havanın, çiçeğin, böceğin keyfini çıkarabilirsin. Yaza kadar da hepsi geçer gider inşallah. Geçmiş olsun ayrıca:)

Çok geçmiş olsun. Ne güzel, tedavisi de varmış. Geçer geçer, neleri atlatmışsınızdır siz bu da geride kalır bir gün. :)

Ayrıca yaşadığınız belirtiler çok daha kötü bir teşhise de götürebilirdi sizi, boyun düzleşmesi ile kurtardık oh be derdim ben olsam.

Ayağımda 15 sene tümör ile yaşamışım 6 cm tümör cıkardılar. En kötü ihtimal akciğer metastazıydı en iyi ihtimal de iyi huylu olmasıydı. Kabus gibi gecelerden sonra iyi çıktı, kanser filan değilsen (ki yerine göre onun bile tedavisi var) gerçekten rahatla, tedavin varmış bundan sonraki aşama iyi olmak çok gecmis olsun <3

Gençsin daha, düzelirsin.

Ne olduğu belli olmuş, çözümü varmış; geçmemesi için bir sebep kalmamış ki! Çözümü varken geçmezse de, sen tıp literatürüne geçersin ve hastalığa 'devilred hastalığı' deriz. Tabii, keşke önceden bilinseymiş ama en azından gül gibi yaz mevsimini kurtarmışsın. En azından bir oh çekip, kolları sıvayıp 'Hadi, artık kurtuluyorum. Buktım uleyn' diyebilirsin. Senin başın dönmez ama yazın şöyle salına salına bir eser, sen başları döndürürsün artık.

Alakasız olarak aklıma şu geldi, hediye etmiş olayım.
scontent.cdninstagram.com

e kotu bir sey yok, ne guzel bulunmus ne oldugu. tedavisi var, kolay da. yaza bile kalmaz firtinalar :)

www.youtube.com

www.youtube.com